23 Aralık 2010 Perşembe
Doğuştan gelir
Asal geçecek günüm, korkusundaydım tam da
Canıma dokundular,
Kurumuş toprağımda Mügeler coştu
Nazımı oynattılar, Serdar sandım bir an kendimi yellere karşı
Ardlarından coştu gönül meyhanesi, sakiler geldi bir bir
Sordum sonra;
Asal'mıyım, Asal'mısın, Asal'mıyız
Zor dedi dışımdaki, doğuştan gelir,
Kendisinden başka herşeye, herkese bölünür onlar,
Buyuyor abisi, umuyorum sadece dedi içimdeki
Bense sadece teşekkurler diyebildim.
TERDEM
14 Aralık 2010 Salı
Kırılıyor
Delalet-i mahşer
İnanasım geliyor uğursuzların lafına.
Çıkartamıyorum onüç harfi,
Birleştirmeme rağmen.
Yaşadıklarım,
Yaşattıklarım
Duyduklarım,
Duyurduklarım
Ardımdakiler,
Ardına düştüğüm
Tümcelerim kırılıyor.
TERDEM
29 Kasım 2010 Pazartesi
Ve'nin yanında
Hatırlıyorum da hayallerim vardı
Hiçbir bağlacın eki olmayacaktım
Kalacaktım dalgakıranın önünde
Fırtınalı bir havada, sığın/ıl/maya değer
Gemiciler bile kaçmıştı o gün
Masa da kalk git dercesine sallanıyordu
Bana da sordular, ama ben davalıydım
Kal/a/madım
Herşeye,
Sana ve
Bana rağmen
TERDEM
Hiçbir bağlacın eki olmayacaktım
Kalacaktım dalgakıranın önünde
Fırtınalı bir havada, sığın/ıl/maya değer
Gemiciler bile kaçmıştı o gün
Masa da kalk git dercesine sallanıyordu
Bana da sordular, ama ben davalıydım
Kal/a/madım
Herşeye,
Sana ve
Bana rağmen
TERDEM
16 Kasım 2010 Salı
İşte Durdu
Hani yağıyordu ya gecenin gündüzü öptüğü an
Kirazların dallardan düştüğünde, kuşluk vakitlerinde
Kirazların dallardan düştüğünde, kuşluk vakitlerinde
Hani kusardı ya yaşanmamışlık kisvesinde benliği
… İşte durdu…
TERDEM
13 Kasım 2010 Cumartesi
Yalan Söyledim (Gökçehan Daçe)
“…Bir şehrin inadına
Duvarları boyadım gözlerin mavisine...”
Gözlerin karaydı hâlbuki senin
ve ne büyük yalandı;
yarın da sevmek...
Duvarları boyadım gözlerin mavisine...”
Gözlerin karaydı hâlbuki senin
ve ne büyük yalandı;
yarın da sevmek...
Gökçehan Daçe
Uçurum Kenarlarında Geliyorsun Aklıma (Gökçehan Daçe)
bir kağıt bir de kalem
ya da benzer bir suskunluk bazen
dilsizliği yalanlayan...
bir hayalsin, biliyorum...
ya da benzer bir suskunluk bazen
dilsizliği yalanlayan...
bir hayalsin, biliyorum...
Ay'da yaşam yok
Dünya'da Aşk...
Uçurum kenarlarında geliyorsun bir tek aklıma
Bu gece sevişmeden sev beni...
Dünya'da Aşk...
Uçurum kenarlarında geliyorsun bir tek aklıma
Bu gece sevişmeden sev beni...
Gökçehan Daçe
Ötesi (Gökçehan Daçe)
Gözlerin örtsün istedim üstümü,
‘sesin’ solgun ırmaklarınla çarptı heceme
Boşluğunla birikti bunca yalnızlık,
Aşkınla değil…
Bu kent,
İkimizin ayrılık nirengisi bu yaban şehir,
ne verdiyse aldı ikimizden…
Bir adım uçurum şimdi senden ötesi…
Aşk uçtu
Yazı kaldı
Hiç gelmesen...
belki daha iyiydi…
---
İçimdeki şiir ne zaman geçti bilmiyorum
İçimdeki senden geçeli saat mi oldu
‘asır’ mı?
Bilmiyorum…
Gök kızıldı
Sancı derin…
Bir rüzgâr tutuyordu sol yanımı kıskıvrak
İnce, kavruk bir ‘rüzgâr’!
İnceldiği yerden kopmuş bir hazanda uyandım
ağzıma dolanmıştın
yarı küfür yarı yemin
yarı nefret yarı tutkun
kendime dolanmıştım…
---
Kimse ölmedi derken aşktan…
Ya sen haklıydın
Ya da ben yeterince ölemedim
Düşünüyorum da;
Ne çok şey istedim
…bir nefes temmuz,
biraz okyanus…
ötesi ne aşk
ne de aşk-ı mecazi
Ötesi ne gurbet
ne zaruret sevgili…
Ötesi yitmek
…ötesi en kötüsü
aslında…
…
İnanırken kaybetmek inandığını
Hiçe saymak içinden tutunduğunu…
Ötesi vurmak kendini çıkmaz bir sokakta
Şahitsiz, mazbatasız ulu orta
ve attığını sandığın her adımda
Bir kez daha vurmak tam da gittiğin yerden…
Ötesi sadece sen ve ben…
---
İçimdeki şiir ne zaman geçti bilmiyorum…
İçimdeki senden geçeli elem mi oldu
‘çare’ mi?
Bilmiyorum…
İpliği çözülmüş atlar kişniyor nefesimde
Kefenini eğer yapmış kısraklar…
Bir kadın sen gibi değmedikçe dudağıma
Ne evim, ne düşlerim ısınıyor
ve “bir rüzgâr” tutuyor diyorum şu sol yanımı
Bir rüzgâr…
Gidilmeyen yere çağıran
Aşkı bile unutturan bir ‘rüzgâr’…
Ötesi,
İyilik, sağlık
Daha ne olsun bildiğin hayat
Ah be alacanım…
Senin pusulandan çıkmadı mı bu kurşun!
Söyle;
Kaldı mı ötesi berisi!
Deyimlerle büyütüyorum ürkek ve sevdalı yaramı
içimde kangren olmuş,
ustan ırak, küfürbaz bir şiirde
öykünün yerle bir olduğu iklimde
yalnızca susmayı öğütlüyorum ayaz sinmiş dudaklarıma…
---
Senin senden çok hikâyen var, senin bile bilmediğin…
Düştüğün her bedende
en az bir intiharın var…
Oysa
vardığın adam da benim
yaktığın liman da
Bilmiyorsun…
Sen her aşk dediğinde ben çekiliyorum ipe
Ötesi;
Harabe şehirlerin muhtaç şarkısı
Ötesi
Nefesi dağlanmış göçmen yarası
Ötesi;
Ne aşk
ne cinnet
Ötesi
Sen ve ben
Ötesi ikimiz
İnce kavruk bir rüzgâr…
Gökçehan Daçe
‘sesin’ solgun ırmaklarınla çarptı heceme
Boşluğunla birikti bunca yalnızlık,
Aşkınla değil…
Bu kent,
İkimizin ayrılık nirengisi bu yaban şehir,
ne verdiyse aldı ikimizden…
Bir adım uçurum şimdi senden ötesi…
Aşk uçtu
Yazı kaldı
Hiç gelmesen...
belki daha iyiydi…
---
İçimdeki şiir ne zaman geçti bilmiyorum
İçimdeki senden geçeli saat mi oldu
‘asır’ mı?
Bilmiyorum…
Gök kızıldı
Sancı derin…
Bir rüzgâr tutuyordu sol yanımı kıskıvrak
İnce, kavruk bir ‘rüzgâr’!
İnceldiği yerden kopmuş bir hazanda uyandım
ağzıma dolanmıştın
yarı küfür yarı yemin
yarı nefret yarı tutkun
kendime dolanmıştım…
---
Kimse ölmedi derken aşktan…
Ya sen haklıydın
Ya da ben yeterince ölemedim
Düşünüyorum da;
Ne çok şey istedim
…bir nefes temmuz,
biraz okyanus…
ötesi ne aşk
ne de aşk-ı mecazi
Ötesi ne gurbet
ne zaruret sevgili…
Ötesi yitmek
…ötesi en kötüsü
aslında…
…
İnanırken kaybetmek inandığını
Hiçe saymak içinden tutunduğunu…
Ötesi vurmak kendini çıkmaz bir sokakta
Şahitsiz, mazbatasız ulu orta
ve attığını sandığın her adımda
Bir kez daha vurmak tam da gittiğin yerden…
Ötesi sadece sen ve ben…
---
İçimdeki şiir ne zaman geçti bilmiyorum…
İçimdeki senden geçeli elem mi oldu
‘çare’ mi?
Bilmiyorum…
İpliği çözülmüş atlar kişniyor nefesimde
Kefenini eğer yapmış kısraklar…
Bir kadın sen gibi değmedikçe dudağıma
Ne evim, ne düşlerim ısınıyor
ve “bir rüzgâr” tutuyor diyorum şu sol yanımı
Bir rüzgâr…
Gidilmeyen yere çağıran
Aşkı bile unutturan bir ‘rüzgâr’…
Ötesi,
İyilik, sağlık
Daha ne olsun bildiğin hayat
Ah be alacanım…
Senin pusulandan çıkmadı mı bu kurşun!
Söyle;
Kaldı mı ötesi berisi!
Deyimlerle büyütüyorum ürkek ve sevdalı yaramı
içimde kangren olmuş,
ustan ırak, küfürbaz bir şiirde
öykünün yerle bir olduğu iklimde
yalnızca susmayı öğütlüyorum ayaz sinmiş dudaklarıma…
---
Senin senden çok hikâyen var, senin bile bilmediğin…
Düştüğün her bedende
en az bir intiharın var…
Oysa
vardığın adam da benim
yaktığın liman da
Bilmiyorsun…
Sen her aşk dediğinde ben çekiliyorum ipe
Ötesi;
Harabe şehirlerin muhtaç şarkısı
Ötesi
Nefesi dağlanmış göçmen yarası
Ötesi;
Ne aşk
ne cinnet
Ötesi
Sen ve ben
Ötesi ikimiz
İnce kavruk bir rüzgâr…
Gökçehan Daçe
10 Kasım 2010 Çarşamba
Me Voy (by Yasmin Levy)
quiero olvidar el aroma de tu cuerpo.
quiero olvidar el sabor de tus labios.
quiero tener, por una vez,
una vida feliz.
por eso, me voy...
gracias por todo lo que me diste.
gracias por amarme.
pero no tengo ilusión.
que tú eres mi razón.
por eso, me voy...
dime qué es lo que tienes,
que yo no puedo olvidarte.
mira, mírame, mi niña,
mira que mi alma sangra.
...
Gidiyorum
vucudunun kokusunu, dudaklarinin tadini unutmak istiyorum
bir kez olsun mutlu bi hayat yasamak istiyorum
bu sebeple.. gidiyorumm..
tesekkur ederim.. tum bana soylediklerin icin..
tesekkur ederim.. beni sevmis oldugun icin..
ama ben, kendimi kandirmayi birakiyorum
seni unutamiyorum...
bak bana...
ruhum kaniyor...
5 Kasım 2010 Cuma
Sevgili
Haddinden fazla sevebilir mi insan acaba,
Ya da oyle bir hudut varmı?
Seviyor olmak son nokta degil mi?
Kendinden fazla içemeyene alkolik deniyor da ,
Kendi sevdiğinden fazla sevebilen varmı da
Bir ad takılamıyor sevgilinin dısında.
TERDEM
Ya da oyle bir hudut varmı?
Seviyor olmak son nokta degil mi?
Kendinden fazla içemeyene alkolik deniyor da ,
Kendi sevdiğinden fazla sevebilen varmı da
Bir ad takılamıyor sevgilinin dısında.
TERDEM
2 Kasım 2010 Salı
Fabrika Ayarları
Uykusuz ;
Bir o kadar bulutsuz bir sabaha,
Ankara’ya inat, karartıyorum havayı.
Girin gözkapaklarımın arasına
Beatrice olsun üstteki, altta kalsın Durante
Dinlensin biraz, bana inat.
Dinlensin biraz, bana inat.
Aylardan Kasım, günlerden birinci Salı
Ama ikisi diye anılıyor Gregorian’ a göre.
Ama ikisi diye anılıyor Gregorian’ a göre.
Oysa Julian Ekim’in yirmisi diyor
Adaşının dediğini desteklercesine;
Adaşının dediğini desteklercesine;
“Have you ever had a moment,
You couldn’t tell the girl you love,
What she means to you?”(Julian Thomas)
You couldn’t tell the girl you love,
What she means to you?”(Julian Thomas)
Beatrice ile Dante kavuşacak mı Eros?
Ne kadar kaldı?
İstihab haddim yeter mi anne(m)?
Kumarda kaybediyorum
Aşkta ise kaybetmeye bile yakın değilim.
Aşkta ise kaybetmeye bile yakın değilim.
Nasıl ayarladınız baba(m)?
Fabrika ayarlarına dönsem mi acaba?
TERDEM
1 Kasım 2010 Pazartesi
Ferim
En aydınlık gözler bile erken kararıyor bazen
Bir ses, bir nefes, bir bakış, bir görüş
Doğru- yalan fark etmiyor gibi geliyor
Sıcacık evin, buz gibi duvarları nemlendi
Yosun tutmuş yarını gerçeğe kavuşturacak gibi
Ne kadar günahsızız acep, acepler de günah mı bilemezsek cevabı
Bilmiyorum ki,
Ama placebo etkisi yapıyor nefes
Yeni diyeceğim ama
Aslında hepinizden biraz daha tanımadığım bir dostun kaleminden bana (b)ulaşan gibi,;
“Seni ne kadar sevdiğimi bir tek sen bil(iyorsun), ama seni sevdiğimi herkes bilsin istedim.”
Öksüz kaldı gözlerim, ardında bol gözyaşlı (v)ahlarla
Anladım,
Benim –Ferim- Sen(im)
Keş gecemin günahına gireni arıyorum
Ferim, gözümden kaçan
Seni arıyorum,
Beni bul.
TERDEM
29 Ekim 2010 Cuma
Çimen Lekesi
Uyandım bir gün bir başıma
Dağa taşa vurasım var
Yağmur da yağıyor
Uyumak lazım derler böyle havalarda
Toprağın kokusundaki sen
Çekiyor beni
Keşke giren çıkanın çok olmadığı
Çamurlu bir arka sokakta düşseydim de tanışsaydık
Beceremedim
Başka kadınlara sordum
Denediler, çitilediler hatta
Çimen lekesisin
Çıkmıyorsun.
TERDEM
Gün Batımına Üç Parmak
La Fontaine Osman
Bilmem kaçıncı Ali’nin babası
Ölçüyorum, çıkıyorum, arıyorum
Olmuyor kaptan
Gün batımına üç parmak var
Ama, başlamıyor şarkı
Başlamıyor aldığım nefesin sokağa haykırışı
Kerterizi yanlış aldım herhalde
Hani her yerde aynıydı güneşin kırmızısı
Yapma kaptan, çok çalıştım
Ölçüyorum, çıkıyorum, arıyorum
Kurdu, kuşu, börtü böceği de bir şey demiyor
Ayçiçekleri eğiyorlar başlarını
Patlak göz de görmemiş kayalar arasında
Ben yine de atıyorum oltayı
Üç(3)-İki(2)-Bir(1)
Battı kaptan, aya esiriz artık
Her akşam dünyayı söndürüyorum
Gün batımına üç parmak
Daha var değil mi kaptan ?
TERDEM
28 Ekim 2010 Perşembe
Abbas (Cahit Sıtkı Tarancı)
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş´tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Cahit Sıtkı Tarancı
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş´tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Cahit Sıtkı Tarancı
Kimi Sevsem Sensin (Attila İlhan)
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
* * *
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikle...her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
* * *
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum
Attila İlhan
26 Ekim 2010 Salı
Gideceğini Bilmiyordum
Günün en şehvetli zamanında acıkıyorum sana
Bir ayrılığa duyulan acı
Özlemlerin gelgiti yine bu gece
Acıyor, ama iştahlandırıyor yine de
Acıyı acıyla unutmak
Ruju tazeleyen kadın misali,
Sevgilide bırakınca izi
Sana sadece acı büyütmedim ben
Sıcak yatağımda
Sabah,
Akşam,
Açık kalmış bir yorgandın, örtemediğim üstüme
Sen,
Düşmeyi tercih ettin, ruhun yamacından
Bilmiyordum
Sabah gündoğumunun bu kadar erkene taşındığını
Akşamları ayın neden saklandığını
Yakamozlar, şarap misali dinleniyor
Nadasta gitarımın her teli
Ses çıkmıyor, ya da
Ben duymuyorum
Sabah,
Akşam,
Seninle uyandığımda
Gideceğini bilmiyordum
TERDEM
24 Ekim 2010 Pazar
Utanıyordum
Yahut
Ben yolladım peşinden
Bakmayayım diye
Geri dönüşü de olmadı, geçmiş misali
Geçmişten sonra da öpüştüğüm oldu ama,
Olmadı, yapamadım
Utanamadım
Ben seni öperken
Utanıyordum
Utanıyordum
Can, bedenin kenarındaydı sana bakarken
Kızarırdım, ilkokulda ki elmamın aksine
Ama aynı, basit bir kağıt makası ile kesilmiş
El yapımı duygular içinde,
Fabrikasyon yaşanmışlıkların gölgesinde
Yüzümü kaybettim
Bakmayayım diye
Ben seni öperkenUtanıyordum.
TERDEM
23 Ekim 2010 Cumartesi
Dost Kelamından... [ ł ] (Bir adam)
"Bekliyorum, olmuyor, gelmiyorsun.
Merakta ettim biraz,
Doksan dokuzluk tespih gibiyim
çekiyorum, çekiyorum bitmiyor…
Yine günün anason vakti
Bağlardan kopan üzümler (bile) döndü sofraya
Nerede kaldı(n) sevgili?
Tutmaktan nerede caydın medet bilmez avuç içimi
Bir şiirin son mısrasında mı?
Sanmam…
Yoksa gitmene tutulduğum o ilk sağanakta mı…
Sanmam…
İçine koyuyorum beni, beyazlaşmıyor
Yanlış masada mı oturuyorum
Bilmiyorum, bilinmiyor…
Karınca kararınca sevemedim ben kimseyi
Sabah oluyor, çorba getiriyorlar
Yok, yok kesin masa yanlış
Bilirler benim sert bir kahveye hasretimi her daim
Bakınıyorum etrafa
Gecelerin en namusluları dönüyorlar bir bir, nefesleri dumanlı
Dumandan mı görmüyorum acaba?
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyorum
sen nerede kaldın?
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyorsun."
(Karalayan HTGİBG " Derleyen Gokcehan Dace")
Yurek cikmazlari var dostum, kalp yetmezligi...
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyor
Yuregim dokunsun istemedim mi sanıyorsun,
ama...
hem keşke, hem emin ol bilmiyorum...
Dogru kadina ceyrek var, omrun sonuna kimbilir...
kac ceyrek gecti bilmiyorum hayatımdan ...,
kimi yarıma yenik dustu , kimi tamıma
tam olduk da ne oldu ... içimize yine az koydular
halbuki actık tamamen yuregi,istedik dolsunlar...
ama bardakta hep bosyer kaldı, dudak payı dedik
o payı kimse almadı...
Bir Adam
Merakta ettim biraz,
Doksan dokuzluk tespih gibiyim
çekiyorum, çekiyorum bitmiyor…
Yine günün anason vakti
Bağlardan kopan üzümler (bile) döndü sofraya
Nerede kaldı(n) sevgili?
Tutmaktan nerede caydın medet bilmez avuç içimi
Bir şiirin son mısrasında mı?
Sanmam…
Yoksa gitmene tutulduğum o ilk sağanakta mı…
Sanmam…
İçine koyuyorum beni, beyazlaşmıyor
Yanlış masada mı oturuyorum
Bilmiyorum, bilinmiyor…
Karınca kararınca sevemedim ben kimseyi
Sabah oluyor, çorba getiriyorlar
Yok, yok kesin masa yanlış
Bilirler benim sert bir kahveye hasretimi her daim
Bakınıyorum etrafa
Gecelerin en namusluları dönüyorlar bir bir, nefesleri dumanlı
Dumandan mı görmüyorum acaba?
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyorum
sen nerede kaldın?
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyorsun."
(Karalayan HTGİBG " Derleyen Gokcehan Dace")
Yurek cikmazlari var dostum, kalp yetmezligi...
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyor
Yuregim dokunsun istemedim mi sanıyorsun,
ama...
hem keşke, hem emin ol bilmiyorum...
Dogru kadina ceyrek var, omrun sonuna kimbilir...
kac ceyrek gecti bilmiyorum hayatımdan ...,
kimi yarıma yenik dustu , kimi tamıma
tam olduk da ne oldu ... içimize yine az koydular
halbuki actık tamamen yuregi,istedik dolsunlar...
ama bardakta hep bosyer kaldı, dudak payı dedik
o payı kimse almadı...
Bir Adam
19 Ekim 2010 Salı
Duymadığım Bir Şarkı (RenkRenk)
Duymadığım bir şarkı dinliyorum.
Issız sokak, yağmur damlarının sesi
Her şey sakin gecenin dinginliğinde
Bir ses geliyor ta içerlerden bir ses;
Kalbim bir ritm tutturmuş gidiyor sesini her duyduğumda,
Ayrı bir ezgi ayrı bir tat.
****
Söylesene Dost kaç kere dans edercesine yürüdün sokaklarda??
Kaç kere aldığın nefes yetmedi bedenine??
Dost, sen kaç kere sevdin??
Rengin hala sarı mı peki??
RENKRENK
9 Ekim 2010 Cumartesi
Nerede Kaldım?
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyorum.
Merakta ettim biraz
Doksandokuzluk tesbih gibiyim
Atlıyorum, atlıyorum bitmiyor
Yine günün anason vakti geldi
Bağlardan kopan üzümler bile döndü sofraya
Nerede kaldım?
Bir şiirin son mısrasında mı? Sanmam
İstenmezse hangi şiir biter
Ben de bittim mi yani?
Yolluklar, gözyaşları masaya vurmadan olmaz
Bitemem, daha çok bekleyen var.
İçine koyuyorum beni, beyazlaşmıyor
Yanlış masa damı kaldım acaba
Sabah oluyor, çorba getiriyorlar
Yok, yok kesin masa yanlış
Bilirler benim sert bir kahveye hasretimi her daim
Bakınıyorum etrafa
Gecelerin en namusluları dönüyorlar bir bir, nefesleri dumanlı
Dumandan mı görmüyorum acaba ?
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyorum
Nerede Kaldım?
TERDEM
Merakta ettim biraz
Doksandokuzluk tesbih gibiyim
Atlıyorum, atlıyorum bitmiyor
Yine günün anason vakti geldi
Bağlardan kopan üzümler bile döndü sofraya
Nerede kaldım?
Bir şiirin son mısrasında mı? Sanmam
İstenmezse hangi şiir biter
Ben de bittim mi yani?
Yolluklar, gözyaşları masaya vurmadan olmaz
Bitemem, daha çok bekleyen var.
İçine koyuyorum beni, beyazlaşmıyor
Yanlış masa damı kaldım acaba
Sabah oluyor, çorba getiriyorlar
Yok, yok kesin masa yanlış
Bilirler benim sert bir kahveye hasretimi her daim
Bakınıyorum etrafa
Gecelerin en namusluları dönüyorlar bir bir, nefesleri dumanlı
Dumandan mı görmüyorum acaba ?
Bekliyorum, olmuyor, gelmiyorum
Nerede Kaldım?
TERDEM
7 Ekim 2010 Perşembe
Herşey Sen Oluyor
Bir akşamüstü ,gemicilerin kayıkları çekip
Kadehlerini ellerine aldıkları kuytudan bakıyorum ufka,
Tane tane bulutlar , günbatımına eşlik ediyor
Bakıyorum bulutlara , sen oluyor
Yatağım oluyorsun yattığım ama sevişemediğim
Burada bir ben , bir küçük fener ve oltam
Dalgalar misinamı oynatıyor ,
Bakıyorum suya , sen oluyor
Ebru oluyorsun üzerine kağıdı zamanında koyup alamadığım
Balıklar sıçrıyor kovamda
Yaşatıyorum onları elden geldiğince , unutmadan , korkmadan
Bakıyorum balıklara , sen oluyor
Eski bir plakta Frank Sinatra çalıyor
Bir sokak lambası oluyorsun etrafında döndüğüm ama saramadığım
Şarkıyı söylüyorum, ama yağmur beni ıslatmıyor
Bir bakıyorum camları kirli bir el arabasında buzlu badem satıyor adamın biri
Bakıyorum kirli camlara , sen oluyor
Arkasını göremediğim ama yine de bakmasını özlediğim
Bulutlar kızarıyor,
Ay fenerimi bastırıyor,
Artık ihtiyaç kalmadı dalgaya, ben çekiyorum misinamı
Ve geri atıyorum balıkları denize
Herşeye yeni baştan başlıyorum
Bir akşamüstü ,gemicilerin kayıkları çekip
Kadehlerini ellerine aldıkları kuytudan bakıyorum ufka,
Herşey Sen Oluyor...
TERDEM
Kadehlerini ellerine aldıkları kuytudan bakıyorum ufka,
Tane tane bulutlar , günbatımına eşlik ediyor
Bakıyorum bulutlara , sen oluyor
Yatağım oluyorsun yattığım ama sevişemediğim
Burada bir ben , bir küçük fener ve oltam
Dalgalar misinamı oynatıyor ,
Bakıyorum suya , sen oluyor
Ebru oluyorsun üzerine kağıdı zamanında koyup alamadığım
Balıklar sıçrıyor kovamda
Yaşatıyorum onları elden geldiğince , unutmadan , korkmadan
Bakıyorum balıklara , sen oluyor
Eski bir plakta Frank Sinatra çalıyor
Bir sokak lambası oluyorsun etrafında döndüğüm ama saramadığım
Şarkıyı söylüyorum, ama yağmur beni ıslatmıyor
Bir bakıyorum camları kirli bir el arabasında buzlu badem satıyor adamın biri
Bakıyorum kirli camlara , sen oluyor
Arkasını göremediğim ama yine de bakmasını özlediğim
Bulutlar kızarıyor,
Ay fenerimi bastırıyor,
Artık ihtiyaç kalmadı dalgaya, ben çekiyorum misinamı
Ve geri atıyorum balıkları denize
Herşeye yeni baştan başlıyorum
Bir akşamüstü ,gemicilerin kayıkları çekip
Kadehlerini ellerine aldıkları kuytudan bakıyorum ufka,
Herşey Sen Oluyor...
TERDEM
6 Ekim 2010 Çarşamba
Öldükten Sonra (Gökçehan Daçe)
Korkar oldum ölümden
Ölümden değil de,
Hani ne bileyim,
vedasız gitmekten belki…
Ölsen kendi kendine,
öyle soğuk bir duvarın dibinde,
öyle uyur gibi yani,
üstünde aynı solgun battaniye,
Kirpiklerin aynı kapalı,
çoktan çıkıp gitmişsin oysa evden,
dört duvarın içinden çıkıp gitmişsin…
Kimse sarılmamış,
kimse uğurlamamış
kimse öpememiş saçlarından,
Kötü şey şu yalnızlık,
En kötüsü de böyle ayrılmak…
boşluğa yumulurken avuçların,
vedalaşacak kimseyi bulamamak
kötü şey şu yalnızlık…
Gökçehan Daçe
Ölümden değil de,
Hani ne bileyim,
vedasız gitmekten belki…
Ölsen kendi kendine,
öyle soğuk bir duvarın dibinde,
öyle uyur gibi yani,
üstünde aynı solgun battaniye,
Kirpiklerin aynı kapalı,
çoktan çıkıp gitmişsin oysa evden,
dört duvarın içinden çıkıp gitmişsin…
Kimse sarılmamış,
kimse uğurlamamış
kimse öpememiş saçlarından,
Kötü şey şu yalnızlık,
En kötüsü de böyle ayrılmak…
boşluğa yumulurken avuçların,
vedalaşacak kimseyi bulamamak
kötü şey şu yalnızlık…
Gökçehan Daçe
4 Ekim 2010 Pazartesi
Bu Değil...(Bir Ölüden Dip Not) ...(Gökçehan Daçe)
Birbirinden şüphe eden
Şizofren müritlerin arasında,
Bu kez,
Aşkla sıklaştıralım
Terk ettiğimiz amber kokulu kadife safları…
dahası var mı...
- ...bir şey daha var,
sen çıkıp gitmeden,
son bir kez değil,
ilk kez...
ama bu kez
dinle;
...bir adam tanıdım
30'larında
bir kadın uğruna...(,)
bir adam tanıdım.
bir adam tanıdım,
kaybetmişliğinden, ürkekliğinden
kızıl, kıyamet nefesinden
nefretinden..
bir adam tanıdım...
...bu değil!
Aşk'sa bu değil,
kır kalemi,
çünkü tanıdığım adam,
bu değil...
bir kez olsun hayal etme sevgili!
kaç ayrılık eder
sende bir ölüm?
Gelmişine, denklemine
sövdüğüm hayat!
gitti(n)
işte...
...
Bana bir Aşk ver,
unutalım
herşeyi...
(ben unutsam da...)
Giriş / Sonuç:
"Dışarıda bir şehir var, aşkı unutturan
Sırtından ya da göğsünden vurulmuş
Kadınlar, adamlar var
Ulu orta bırakıp gitmeyi öğütleyen masallar…" var...
ve benim,
sana en çok
bugün ihtiyacım var...
gittin (işte)...
bir adam tanıdım.
canına, ölüm sokulmuş...
(Geçmiş bu gece -di'li bitiyor...)
Gökçehan Daçe
Şizofren müritlerin arasında,
Bu kez,
Aşkla sıklaştıralım
Terk ettiğimiz amber kokulu kadife safları…
dahası var mı...
- ...bir şey daha var,
sen çıkıp gitmeden,
son bir kez değil,
ilk kez...
ama bu kez
dinle;
...bir adam tanıdım
30'larında
bir kadın uğruna...(,)
bir adam tanıdım.
bir adam tanıdım,
kaybetmişliğinden, ürkekliğinden
kızıl, kıyamet nefesinden
nefretinden..
bir adam tanıdım...
...bu değil!
Aşk'sa bu değil,
kır kalemi,
çünkü tanıdığım adam,
bu değil...
bir kez olsun hayal etme sevgili!
kaç ayrılık eder
sende bir ölüm?
Gelmişine, denklemine
sövdüğüm hayat!
gitti(n)
işte...
...
Bana bir Aşk ver,
unutalım
herşeyi...
(ben unutsam da...)
Giriş / Sonuç:
"Dışarıda bir şehir var, aşkı unutturan
Sırtından ya da göğsünden vurulmuş
Kadınlar, adamlar var
Ulu orta bırakıp gitmeyi öğütleyen masallar…" var...
ve benim,
sana en çok
bugün ihtiyacım var...
gittin (işte)...
bir adam tanıdım.
canına, ölüm sokulmuş...
(Geçmiş bu gece -di'li bitiyor...)
Gökçehan Daçe
2 Ekim 2010 Cumartesi
2 (bir) Adam, (1) İki Tümce (Bir Adam)
2 (Bir) adam,
(1) iki tümce…
(1) iki tümce…
Uykusuz bir düş bırakır mısın
bu gece… (?)
bu gece… (?)
Sana bile benzemesin ;
Keza rüyalarım seni unutalı bir hayli oldu.
- Der ki,
“bana bir tutam AŞK ver,
Hudutsuz olsun…
(büyük harfle)
Hoş küçük harfle yaşadık da ne oldu ,
Göz kırpma süresine bile sığdıramadık.
Sen ve O
Kendim kendime yabancı artık.
Tutkunluğunun güncesini yazıyorum,
Tutarsız ve uzaksız,
Seni büyütürken son bir masalın
ilk nefesinde,
ilk nefesinde,
Hudutsuz olsun
(büyük harfle)
Bu gece tutkun , bu gece esir
Tutarsız da olsa tutuklu
Terk ediyorum beni (Me voy)
Hangi terk, sen kadar
Çekilir bedenimden
Saat farkı sinmişken
dudak mesafesinden
dudak mesafesinden
İki ayrı bedene…
Evet, iki ayrı beden dedim ,
Ruj bile iki dudak arasındaki peçetede kaç kez iz bırakıyor
Bir peçetedeki iz bile değiliz
İki dudağında , altı heceye dair .
Bir şiir daha kayacak bu gece,
Bir sus, son bir sağır nefes duyulacak belki
ardından,
yarım ve isyansız serzeniş
Bu kez ne sen
Ne de
ben…
ben…
Bizi tanımayan iki adamın serzenişi
Ve uyanmışlıklarında yaşamın erken yıllarında
Sen ve ben diyecekler ama ;
Bilmezler,
Bir taş kaç kez sıçrayabilir
Suya düştükten sonra,
Bir düş,
Bir suç,
Bir neden…
Uykusuz bir düş bırakır mısın
bu gece… (?)
bu gece… (?)
Sana bile benzemesin ;
Keza rüyalarımda seni unutalı bir hayli oldu.
Hoşça kal… bu defa…
Bir Adam
30 Eylül 2010 Perşembe
Her Renk Severim Ben
Her renk severim ben ,
Teninin pembeliğini gecenin siyahından ayırmam
Denizin mavisinden geleni
Rakımın beyazından ayırmadığım gibi
Gülün kırmızısı aşkı anlatır
Sarısı dostluğu demişler
Papatyada seviyor sevmiyor yapınca
Sarısı kalıyor hakikaten
Rengarenk aşkım olmadı hiç sarısı kalan
Ben sevdiğimle sararamam
Gökyüzü kızıl , ay gri, yıldızlar beyaz
Egede tatlı tatlı bir poyraz
İşte o poyraz bana şunu öğretti
Her renk severim ben
Nasılsa hepsi ayaz.
TERDEM
Teninin pembeliğini gecenin siyahından ayırmam
Denizin mavisinden geleni
Rakımın beyazından ayırmadığım gibi
Gülün kırmızısı aşkı anlatır
Sarısı dostluğu demişler
Papatyada seviyor sevmiyor yapınca
Sarısı kalıyor hakikaten
Rengarenk aşkım olmadı hiç sarısı kalan
Ben sevdiğimle sararamam
Gökyüzü kızıl , ay gri, yıldızlar beyaz
Egede tatlı tatlı bir poyraz
İşte o poyraz bana şunu öğretti
Her renk severim ben
Nasılsa hepsi ayaz.
TERDEM
İlkelerin Olacak (Müjdat Gezen)
İlkelerin olacak
Seni satın alamayacaklar
Aptalların uydurduğu
atasözlerine inanmayacaksın:
..."Paranın satın alamayağı şey yoktur."
"Herkesin fiyatı vardır."
gibi sözlere kanmayacaksın.
Onurunla, kimliğinle ve
beyninle yaşayacaksın.
Üreteceksin, seveceksin,
sevileceksin, inançlarının
arkasında duracaksın.
Sevgilerin karşılıksız,
yardımların gizli olacak.
Seni attan, ottan ayıran
özelliğin farkına varacaksın.
Çünkü sen insansın.
Ve bunu yakaladığın gün,
bembeyaz yaşayacaksın.
Müjdat Gezen
Seni satın alamayacaklar
Aptalların uydurduğu
atasözlerine inanmayacaksın:
..."Paranın satın alamayağı şey yoktur."
"Herkesin fiyatı vardır."
gibi sözlere kanmayacaksın.
Onurunla, kimliğinle ve
beyninle yaşayacaksın.
Üreteceksin, seveceksin,
sevileceksin, inançlarının
arkasında duracaksın.
Sevgilerin karşılıksız,
yardımların gizli olacak.
Seni attan, ottan ayıran
özelliğin farkına varacaksın.
Çünkü sen insansın.
Ve bunu yakaladığın gün,
bembeyaz yaşayacaksın.
Müjdat Gezen
Birgün
Birgün vazgeçeceğim ,
Belki doğum belki ölüm günüm olacak
Kimbilir belki ikiside kaydolacak
İsmindeki harfler tek tek anlamlarına kavuşacak
Beraberlerken yaşadıkları anlamsızlıktan kurtulup
Sevgisi içimde tomurcuklanacak birgün
Ben o tomurcuğa su vereceğim yağmur da yağsa
Tekrar okuyacağım en sevdiğim şarkıyı
Bu sefer kendim için bir küçük rakı eşliğinde
Sonuna geldiğimde şişenin
Ben olacağım unutmanın eşiğinde
Birgün olacak ,
Birgün
TERDEM
Belki doğum belki ölüm günüm olacak
Kimbilir belki ikiside kaydolacak
İsmindeki harfler tek tek anlamlarına kavuşacak
Beraberlerken yaşadıkları anlamsızlıktan kurtulup
Sevgisi içimde tomurcuklanacak birgün
Ben o tomurcuğa su vereceğim yağmur da yağsa
Tekrar okuyacağım en sevdiğim şarkıyı
Bu sefer kendim için bir küçük rakı eşliğinde
Sonuna geldiğimde şişenin
Ben olacağım unutmanın eşiğinde
Birgün olacak ,
Birgün
TERDEM
29 Eylül 2010 Çarşamba
DOSTLARA
3-5 catal degmeden anlarmı meze mezeligini ,
Derinden cekmeden kalan izmaritin halini dusun,
Buzla sevişmeyen rakı anlarmı rakılıgını,
Dudaklara degmeyen kadehin halini dusun ,
Sohbet olmasa anlarmı masa masalıgını,
...Dostlar olmadan sen benim halimi dusun.
İYİKİ VARSINIZ
Derinden cekmeden kalan izmaritin halini dusun,
Buzla sevişmeyen rakı anlarmı rakılıgını,
Dudaklara degmeyen kadehin halini dusun ,
Sohbet olmasa anlarmı masa masalıgını,
...Dostlar olmadan sen benim halimi dusun.
İYİKİ VARSINIZ
TERDEM
Aforizmalar
* Sarhoş olacaktım ama araya hayat girdi. (Tolga Erdem)
* Benimle savaşma; kazanırsan kaybedersin. (Hülya Erkoçak)
* Seveni mahçup etmedik ama sevdiğimize,kendimizi sevdiremedik.Çünkü; ya sevmesini bilemedik,yada haddinden fazla sevdik. (Yılmaz Erdoğan)
* Haddinden fazla sevebilir mi insan acaba, ya da oyle bir hudut varmı?Seviyor olmak son nokta degil mi?Kendinden fazla içemeyene alkolik deniyor da , kendi sevdiğinden fazla sevebilen varmı da bir ad takılamıyor sevgilinin dısında. (Tolga Erdem)
* Bir satır sesin kalmış onuda dün dinledim. (Gökçehan Daçe)
* Ben seninle birlikte yaşlanabilecek kadar erken yola çıkmayı istemiştim. (Küçük İskender)
* Gece yarısı kapınızın yumruklanması gibi olur , öpüşürken gözlerinizi yummanız. (Küçük İskender)
* Aşk ,bir kişi ile geriye kalan herkes arasındaki farkın, çok fazla abartılmasıdır. (Bernard Shaw)
* Beni en çok kahreden; bana yalan söylemen değil , birdaha sana inanmayacak olmamdır.(Victor Hugo)
* Bir erkek , her kadınla mutlu olabilir.Yeterki ona aşık olmasın.(Oscar Wilde)
* İki şey: aşk ve şiir, mutsuzlukla beslenir biri, biri ona dönüşür.Biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası.Kim istemez mutlu olmayı, Mutsuzluğa da var mısın?İnsan süsüdür günah. (Cemal Süreya)
* Gerçek değer ; gelmesi boşluk dolduran değil , gitmasi boşluk yaratandır. (Özdemir Asaf)
* Bir kez geçer , bir insan bir karşıya .Ondan sonra artık herşey karşı'dır.(Özdemir Asaf)
* Sevgilisinden ayrılan bir erkeğin suratının rengi değişir, kadının ise saçının rengi. (Can Dündar)
*Bil ki; yaşadıklarınla değil, yaşattıklarınla anılırsın ve unutma; ne yaşattıysan elbet birgün onu yaşarsın. (L.N.Tolstoy)
* Korkar olduk artık "Seviyorum" demeye.Kimi sahiden değiyor sevmeye, kimi ise pişman ediyor sevdiğine.(Cemal Süreya)
* İnsanın zamanı varsa, herşeyin gelmesini beklemeye mecburdur.Her şeyi varsa eğer; zamanın geçmesini beklemeye mahkumdur. (Özdemir Asaf)
* Hayat, kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersiniz ayak parmaklarınız isyan eder, aşağı çekersiniz omuzlarınız titrer ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çekerek, rahat bir uyku uyumayı başarır.(Can Dündar)
* Ayrılığın hakkını ver, anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı.Kalmayı beceremedin, bari gitmesini öğren.(Okan Savcı)
* Kadınlar duyduklarına aşık olur, erkeklerse gördüklerine.O yüzden kadınlar makyaj yapar, erkekler ise yalan söyler. (Cemal Safi)
* Çok İstanbul'umdur ben; ne trafiğim biter, ne yağmurum.Mesela uyumam.Birileri vardır mutlaka nöbetimi tutan.Bir tek sensin boğazıma takılan. (Ceyhun Yılmaz)
* Ağızdan ağıza izmarit gibi gezmek olmaz.Tek bir ciğere gireceksin.Seni de kimse benim gibi içine çekemeyecek.Göreceksin. (Okan Savcı)
* Hani derler ya "Ben sensiz yaşayamam" diye. İşte ben onlardan değilim."Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım." (Nazım Hikmet Ran)
* Gerçek dost; düştüğünde sana yardım eden değil, seni düşürmemek için düşmeyi göze alan kişidir.(Goethe)
* Beni gözünün önüne getir ve ne olur oradan ayırma.(Özgür Gümüşsoy)
* Ne garip şeydir şu mutluluk! Gitti mi gider.Çağırsan gelmez.Gelse de kalmaz.Kalsa da yetmez! (Sunay Akın)
*N kadar silersen sil.Ya yırtılır defterin ya da izi kalır cümlelerin.(Cemal Süreya)
* İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz; ben seni, sen kendini.(Sunay Akın)
* Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz. (Civan Canova)
* Yaşadıkça düzelmiyordu hayat, tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin. (Elif Şafak)
* Ülkenin farklı şehirleriydik.Ben sürgün yeri, sen başkent.İsyan hep sende başlardı.Cezasını çekmek hep bana kalırdı. (Can Yücel)
* Seninle ben çaydanlık gibiyiz.Ben üst kısmıyım sen alt kısmı, büyüksün ya!Aramızda şöyle bir fark var; ben sensiz de demlenirim, ama senbensiz ancak su kaynatırsın. (Küçük İskender)
* İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur, ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz. (Maya Angelou)
* Bazen ,günün geçmişi iz bırakır insanda ;işte o zaman beni benim gibi hatta benden daha çok düşünecek birisine ihtiyaç duyarım, kaybolmamak için. (Tolga Erdem)
* Eteğin olduğu yerde etik olmaz. (Özgür Gürkan)
* Beni soracak olursan, aynı tas aynı hamam.Tellaklar değişiyor lakin kese aynı; hergün bir kat daha alıyor benden. (Tolga Erdem)
* Umulmadık anda arayan eski sevgililer ikiye ayrılır : 1) Canı çekenler 2) Acı çekenler (Bilmiyorum)
* Some peaople are wise, some are otherwise. (Bilmiyorum)
* Hangi yalan korkutur kii beni artık, ben sana inandım. (Özgür Gürkan)
* O senin günlüğün, ne yazarsan onu okursun. (Gökçehan Daçe)
* Gitti... ve ben hala ana avrat seviyorum ardından.(Cezmi Ersöz)
* Anladım ki ağaçlar toprağa acı verdikçe büyüyor.(Yılmaz Erdoğan)
* Kulaktan kulağa oynamaya benzer AŞK... sen ona söylersin seni seviyorum diye, o bir başkasına (Cezmi Ersöz)
* İlla birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin... Gördüğünü herkes sever ama sen asıl görmediklerini seveceksin... Sözde değil özde aşk istiyorsan şayet; "TEN"e değil, "CAN"a değeceksin!.. (Mevlana)
* Terinin tuzunun dudağımda ki uçuğu yakmasını özleyeceğim aklıma gelmezdi.(Tolga Erdem)
* Tanrı O'nu yaratırken, sanki benim fikrimi de almıştı. (Berk Olgaç)
* Hayalleri yaşamak "O" 'na olduğu kadar "SANA" da ağır; hafifletebilmek güç ister...hayal gücü derler ama, hikaye "biz" 'i tekil şahıs olarak kullanabildiğin zaman anlam kazanır. (Tolga Erdem)
*Cocuk oyuncagina donen seylerin kaderleri iyi bakilmadiklari, ve sahip cikilmadiklari surece kirilmaktir. (Tolga Erdem)
*Sünepe yüreklere girmiyorum...adam gibi durmayadir çabam kadın olanın yanında ... (Tolga Erdem)
*çabala/mala/rın, bek/le/nti/me/lerin gereksiz ve son/uç/suz olduğuna inanman için dürtülüyorsan hayat tarafından, pupa yelken demenin zamanı geliyordur. (Tolga Erdem)
*Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yürütülmez.(Arthur Schopenhauer)
*Hata yapmayan bir insan genellikle hiçbir şey yapmıyordur.(William Conor Magee)
*"bir şiire ilham oldun mu sen hiç? ya da resme, ya bir şarkıya… bana bunu söyle; kalanını zaten hepimiz yaşıyoruz." (C.Aydın)
* Benimle savaşma; kazanırsan kaybedersin. (Hülya Erkoçak)
* Seveni mahçup etmedik ama sevdiğimize,kendimizi sevdiremedik.Çünkü; ya sevmesini bilemedik,yada haddinden fazla sevdik. (Yılmaz Erdoğan)
* Haddinden fazla sevebilir mi insan acaba, ya da oyle bir hudut varmı?Seviyor olmak son nokta degil mi?Kendinden fazla içemeyene alkolik deniyor da , kendi sevdiğinden fazla sevebilen varmı da bir ad takılamıyor sevgilinin dısında. (Tolga Erdem)
* Bir satır sesin kalmış onuda dün dinledim. (Gökçehan Daçe)
* Ben seninle birlikte yaşlanabilecek kadar erken yola çıkmayı istemiştim. (Küçük İskender)
* Gece yarısı kapınızın yumruklanması gibi olur , öpüşürken gözlerinizi yummanız. (Küçük İskender)
* Aşk ,bir kişi ile geriye kalan herkes arasındaki farkın, çok fazla abartılmasıdır. (Bernard Shaw)
* Beni en çok kahreden; bana yalan söylemen değil , birdaha sana inanmayacak olmamdır.(Victor Hugo)
* Bir erkek , her kadınla mutlu olabilir.Yeterki ona aşık olmasın.(Oscar Wilde)
* İki şey: aşk ve şiir, mutsuzlukla beslenir biri, biri ona dönüşür.Biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası.Kim istemez mutlu olmayı, Mutsuzluğa da var mısın?İnsan süsüdür günah. (Cemal Süreya)
* Gerçek değer ; gelmesi boşluk dolduran değil , gitmasi boşluk yaratandır. (Özdemir Asaf)
* Bir kez geçer , bir insan bir karşıya .Ondan sonra artık herşey karşı'dır.(Özdemir Asaf)
* Sevgilisinden ayrılan bir erkeğin suratının rengi değişir, kadının ise saçının rengi. (Can Dündar)
*Bil ki; yaşadıklarınla değil, yaşattıklarınla anılırsın ve unutma; ne yaşattıysan elbet birgün onu yaşarsın. (L.N.Tolstoy)
* Korkar olduk artık "Seviyorum" demeye.Kimi sahiden değiyor sevmeye, kimi ise pişman ediyor sevdiğine.(Cemal Süreya)
* İnsanın zamanı varsa, herşeyin gelmesini beklemeye mecburdur.Her şeyi varsa eğer; zamanın geçmesini beklemeye mahkumdur. (Özdemir Asaf)
* Hayat, kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersiniz ayak parmaklarınız isyan eder, aşağı çekersiniz omuzlarınız titrer ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çekerek, rahat bir uyku uyumayı başarır.(Can Dündar)
* Ayrılığın hakkını ver, anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı.Kalmayı beceremedin, bari gitmesini öğren.(Okan Savcı)
* Kadınlar duyduklarına aşık olur, erkeklerse gördüklerine.O yüzden kadınlar makyaj yapar, erkekler ise yalan söyler. (Cemal Safi)
* Çok İstanbul'umdur ben; ne trafiğim biter, ne yağmurum.Mesela uyumam.Birileri vardır mutlaka nöbetimi tutan.Bir tek sensin boğazıma takılan. (Ceyhun Yılmaz)
* Ağızdan ağıza izmarit gibi gezmek olmaz.Tek bir ciğere gireceksin.Seni de kimse benim gibi içine çekemeyecek.Göreceksin. (Okan Savcı)
* Hani derler ya "Ben sensiz yaşayamam" diye. İşte ben onlardan değilim."Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım." (Nazım Hikmet Ran)
* Gerçek dost; düştüğünde sana yardım eden değil, seni düşürmemek için düşmeyi göze alan kişidir.(Goethe)
* Beni gözünün önüne getir ve ne olur oradan ayırma.(Özgür Gümüşsoy)
* Ne garip şeydir şu mutluluk! Gitti mi gider.Çağırsan gelmez.Gelse de kalmaz.Kalsa da yetmez! (Sunay Akın)
*N kadar silersen sil.Ya yırtılır defterin ya da izi kalır cümlelerin.(Cemal Süreya)
* İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz; ben seni, sen kendini.(Sunay Akın)
* Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz. (Civan Canova)
* Yaşadıkça düzelmiyordu hayat, tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin. (Elif Şafak)
* Ülkenin farklı şehirleriydik.Ben sürgün yeri, sen başkent.İsyan hep sende başlardı.Cezasını çekmek hep bana kalırdı. (Can Yücel)
* Seninle ben çaydanlık gibiyiz.Ben üst kısmıyım sen alt kısmı, büyüksün ya!Aramızda şöyle bir fark var; ben sensiz de demlenirim, ama senbensiz ancak su kaynatırsın. (Küçük İskender)
* İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur, ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz. (Maya Angelou)
* Bazen ,günün geçmişi iz bırakır insanda ;işte o zaman beni benim gibi hatta benden daha çok düşünecek birisine ihtiyaç duyarım, kaybolmamak için. (Tolga Erdem)
* Eteğin olduğu yerde etik olmaz. (Özgür Gürkan)
* Beni soracak olursan, aynı tas aynı hamam.Tellaklar değişiyor lakin kese aynı; hergün bir kat daha alıyor benden. (Tolga Erdem)
* Umulmadık anda arayan eski sevgililer ikiye ayrılır : 1) Canı çekenler 2) Acı çekenler (Bilmiyorum)
* Some peaople are wise, some are otherwise. (Bilmiyorum)
* Hangi yalan korkutur kii beni artık, ben sana inandım. (Özgür Gürkan)
* O senin günlüğün, ne yazarsan onu okursun. (Gökçehan Daçe)
* Gitti... ve ben hala ana avrat seviyorum ardından.(Cezmi Ersöz)
* Anladım ki ağaçlar toprağa acı verdikçe büyüyor.(Yılmaz Erdoğan)
* Kulaktan kulağa oynamaya benzer AŞK... sen ona söylersin seni seviyorum diye, o bir başkasına (Cezmi Ersöz)
* İlla birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin... Gördüğünü herkes sever ama sen asıl görmediklerini seveceksin... Sözde değil özde aşk istiyorsan şayet; "TEN"e değil, "CAN"a değeceksin!.. (Mevlana)
* Terinin tuzunun dudağımda ki uçuğu yakmasını özleyeceğim aklıma gelmezdi.(Tolga Erdem)
* Tanrı O'nu yaratırken, sanki benim fikrimi de almıştı. (Berk Olgaç)
* Hayalleri yaşamak "O" 'na olduğu kadar "SANA" da ağır; hafifletebilmek güç ister...hayal gücü derler ama, hikaye "biz" 'i tekil şahıs olarak kullanabildiğin zaman anlam kazanır. (Tolga Erdem)
*Cocuk oyuncagina donen seylerin kaderleri iyi bakilmadiklari, ve sahip cikilmadiklari surece kirilmaktir. (Tolga Erdem)
*Sünepe yüreklere girmiyorum...adam gibi durmayadir çabam kadın olanın yanında ... (Tolga Erdem)
*çabala/mala/rın, bek/le/nti/me/lerin gereksiz ve son/uç/suz olduğuna inanman için dürtülüyorsan hayat tarafından, pupa yelken demenin zamanı geliyordur. (Tolga Erdem)
*Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yürütülmez.(Arthur Schopenhauer)
*Hata yapmayan bir insan genellikle hiçbir şey yapmıyordur.(William Conor Magee)
*"bir şiire ilham oldun mu sen hiç? ya da resme, ya bir şarkıya… bana bunu söyle; kalanını zaten hepimiz yaşıyoruz." (C.Aydın)
Başkentte Koltuk Meyhaneleri (Rıza Polat Akkoyunlu)
İşte böyle kardeşim,
İşte böyle Salih,
akşamlar olmıya görsün bir kez,
Buğusu üstünde bir somun gibi tütmeye başlar,
Gözümde arkadaşlar,
Gözümde bu dertli kent'in en dertli yeri:
Koltuk meyhaneleri!..
Bağlasalar duramam Salih,
İple çekerim paydos zilinin çalmasını..
Boşsa cebim,
Daktilo kızlardan borç alıp "Derdalan"parasını,
Herkesten önce ben düşerim o yere,
O yerdeki köşeme,
Yumulurum şişeme..
alışılmış bir düzendir bu bozulmaz,
Daha ilk bardakta bir sökündür başlar,
Her günkü arkadaşlar
işe küskün
cebe dargın,
Yorgun argın
Boy verirler şöyle bir bir!
Gene en başta Mehmet İspir,
arkasından Zavrak İsmail'le postacı Kemal,
Hüzzam Hayri,Teğmen Ali,emekli Nedim...
Derken efendim,
Gözlerinde gülüşlerin en tatlısı,koltuğunda ney,
Hey gidi günler hey!
O herkesin bildiği eski spiker.
Doğan Ülker!...
Bu yerlerde harcadım Salih;işte bu yerlerde,
O pırlanta gençliğimin neyse bütün varını...
Düşünmedim yarını,
Düşünmedim
Karların böyle birdenbire bastırıp,birdenbire yağacağını
Ve bu yerlerin bizi,
alınterimizi
Sağmal bir inek gibi sağacağını,
Düşünmedim kardeşim,düşünmedim...
Sararan yapraklarıyla geldi güz,
uçtu gençlik, çatladı nar!
Örtük bütün kapılar!
Gayrı elden ne gelir?
Olan oldu,biten bitti..
Orhan'la Cahit bile bu uğurda gitti!..
Bu uğurda gitti Macar Mustafa'yla Kerim Renda
sebzeci Ali,eski Ramo,tornacı Hikmet,balıkçı Haydar...
Ne o?Gözlerimmi doldu?
ayıplama be Salih.
ayıiplama be kardeşim!
Benimde işte şurada,
Şuracıkta,şu kıllı göğsümün altında,
ama kimse bilmez!
Kimse bilmez kardeşim nasıl bir insan olduğumu
Akşamları niçin böyle bardaklarla boşalıp,
Bardaklarla dolduğumu
Kimse bilmez...
Dün yine aybaşıydı,
olmaz olsun,
Delik geniş yama dar!
Gözlerimin önünden geçtiler şöyle bir bir,
Asık suratlı alacaklılar!..
Utancımdan uğrayamadım semtine kasapla manavın
Geçemedim dükkanın önünden bakkal Mustafa'nın
ağlamaklı bir ah çekip yürekten,.
Suçlu bir insan gibi saklanıp gizlenerekten
Biliyorum Salih, biliyorum,
Küfretmişlerdir gene,gelmişime geçmişime!
ama neylersin,
Bu ayda veremedim ev kirasını,
Ve bu sabah tutuşturup eline beş on kuruşluk yol parasını,
"Seni annen istiyormuş!"dedim,
El kızını sepetledim!
Ben böyle olacak adammıydım, böyle olacak adammıydım Salih?
Neyleyim elimden tutmadı talih...
"Kader böyle imiş ne söylesem boş!..."
İçsem şaraptan,
İçmesem ıstıraptan,
Sarhoşum Salih,sarhoş
Rıza Polat Akkoyunlu
İşte böyle Salih,
akşamlar olmıya görsün bir kez,
Buğusu üstünde bir somun gibi tütmeye başlar,
Gözümde arkadaşlar,
Gözümde bu dertli kent'in en dertli yeri:
Koltuk meyhaneleri!..
Bağlasalar duramam Salih,
İple çekerim paydos zilinin çalmasını..
Boşsa cebim,
Daktilo kızlardan borç alıp "Derdalan"parasını,
Herkesten önce ben düşerim o yere,
O yerdeki köşeme,
Yumulurum şişeme..
alışılmış bir düzendir bu bozulmaz,
Daha ilk bardakta bir sökündür başlar,
Her günkü arkadaşlar
işe küskün
cebe dargın,
Yorgun argın
Boy verirler şöyle bir bir!
Gene en başta Mehmet İspir,
arkasından Zavrak İsmail'le postacı Kemal,
Hüzzam Hayri,Teğmen Ali,emekli Nedim...
Derken efendim,
Gözlerinde gülüşlerin en tatlısı,koltuğunda ney,
Hey gidi günler hey!
O herkesin bildiği eski spiker.
Doğan Ülker!...
Bu yerlerde harcadım Salih;işte bu yerlerde,
O pırlanta gençliğimin neyse bütün varını...
Düşünmedim yarını,
Düşünmedim
Karların böyle birdenbire bastırıp,birdenbire yağacağını
Ve bu yerlerin bizi,
alınterimizi
Sağmal bir inek gibi sağacağını,
Düşünmedim kardeşim,düşünmedim...
Sararan yapraklarıyla geldi güz,
uçtu gençlik, çatladı nar!
Örtük bütün kapılar!
Gayrı elden ne gelir?
Olan oldu,biten bitti..
Orhan'la Cahit bile bu uğurda gitti!..
Bu uğurda gitti Macar Mustafa'yla Kerim Renda
sebzeci Ali,eski Ramo,tornacı Hikmet,balıkçı Haydar...
Ne o?Gözlerimmi doldu?
ayıplama be Salih.
ayıiplama be kardeşim!
Benimde işte şurada,
Şuracıkta,şu kıllı göğsümün altında,
ama kimse bilmez!
Kimse bilmez kardeşim nasıl bir insan olduğumu
Akşamları niçin böyle bardaklarla boşalıp,
Bardaklarla dolduğumu
Kimse bilmez...
Dün yine aybaşıydı,
olmaz olsun,
Delik geniş yama dar!
Gözlerimin önünden geçtiler şöyle bir bir,
Asık suratlı alacaklılar!..
Utancımdan uğrayamadım semtine kasapla manavın
Geçemedim dükkanın önünden bakkal Mustafa'nın
ağlamaklı bir ah çekip yürekten,.
Suçlu bir insan gibi saklanıp gizlenerekten
Biliyorum Salih, biliyorum,
Küfretmişlerdir gene,gelmişime geçmişime!
ama neylersin,
Bu ayda veremedim ev kirasını,
Ve bu sabah tutuşturup eline beş on kuruşluk yol parasını,
"Seni annen istiyormuş!"dedim,
El kızını sepetledim!
Ben böyle olacak adammıydım, böyle olacak adammıydım Salih?
Neyleyim elimden tutmadı talih...
"Kader böyle imiş ne söylesem boş!..."
İçsem şaraptan,
İçmesem ıstıraptan,
Sarhoşum Salih,sarhoş
Rıza Polat Akkoyunlu
Nokta Noktam (Rıza Polat Akkoyunlu)
Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım
Beni anlatmış sana ve sen ona
"Unuttum artık onu" demişsin.
Hem bu sözü gülerek,
Medar-ı iftihar ile söylemişsin.
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Çünkü unutmak için
önce unutulmak gerek
Oysaki sen,
Hala bende esen,
Eski kavak yelisin.
Unutamazsın...
Kan değil, tüküremezsin,
Ruj değil, silemezsin
Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım
İki heceli erkek adımı
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Seninle biz, hâlâ bir kabukta
İki badem içi gibiyiz.
Baharsın; kokacaksın
Güneşsin; yakacaksın.
Sabah yatağım kadar rüya dolu
Sabah yatağım kadar sıcaksın
Unutamam
Unutamazsın!
Şimdilik bu kadar.
Öbür mektubuma daha diyeceklerim var
Darılma bana, gücenme sakın
Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
Binlerce selam sana.
Rıza Polat Akkoyunlu
Beni anlatmış sana ve sen ona
"Unuttum artık onu" demişsin.
Hem bu sözü gülerek,
Medar-ı iftihar ile söylemişsin.
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Çünkü unutmak için
önce unutulmak gerek
Oysaki sen,
Hala bende esen,
Eski kavak yelisin.
Unutamazsın...
Kan değil, tüküremezsin,
Ruj değil, silemezsin
Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım
İki heceli erkek adımı
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Seninle biz, hâlâ bir kabukta
İki badem içi gibiyiz.
Baharsın; kokacaksın
Güneşsin; yakacaksın.
Sabah yatağım kadar rüya dolu
Sabah yatağım kadar sıcaksın
Unutamam
Unutamazsın!
Şimdilik bu kadar.
Öbür mektubuma daha diyeceklerim var
Darılma bana, gücenme sakın
Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
Binlerce selam sana.
Rıza Polat Akkoyunlu
Yaşayabilme İhtimali (Yılmaz Erdoğan)
Soğuk ve şehirlerarası
Otobüslerde vazgectim
Cocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam…
Ben seninle birgün veyselkaranide haşlama
Yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(Ankarada karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı
O zaman) özlemeye başladım herkesi..ve bu hasret
Öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye
Başladım sonra..
Bizim kemalettin tuğcularımız vardı…
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
Kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor
Oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla…
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu,
Pütürlü duvarlara ve türk dil kurumuna inat bir
Türkçeyle…ağbilerimizden öğrendik, ş harfinden
Orak çekiç figürleri türetmeyi..
Ankaraya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu
Haber bültenleri..
Oysa ankarada hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
(sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik
Dikenleri saymazsak..)
Ankaraya usul usul kurşun yağıyordu..ve belli bir
Saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber
Bültenleri..oysa hiç kurşun yaram olmadı benim..
Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım..
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm
Sadece..
Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama sen
Yoktun..ben, senin beni sevebilme ihtimalini
Seviyordum, suni tenefüs saatlerinde..okul servisi seni hep
Zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu..ben,
Senin benimle tunalı hilmi caddesine gelebilme ihtimalini
Seviyordum..
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır
Gevrekliğini..sonra otobüs oluyordum,
Kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü..
Ne yana baksam dağ ve denizsanıyordum Muş ovasının yalancı
Maviliğini…otobüs oluyordum bir süre..yanımızdan geçen
Kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının
Garantisinde..
Otobüs oluyordum…bir ülkeden bir iç ülkeye..çocukluğuma
Yaklaştıkça büyüyordum…
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın
Listesinin..
Korkuyordum..sonra iniyordum otobüsten..çarşıdan bizim
Eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün
En çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum..çünkü
Sonunda annem oluyordum babam kokuyordum sonunda…
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim,
Çocuk olmaktan..
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam…
Ben seninle bir gün vandaki bir kahvaltı salonunda…
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir
Yol
Üstü lokantasında…
Ben seninle, ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında
Bakan doğubeyazıtın herhangi bir toprak damında…
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında
Olma
İhtimalini sevdim…
Ben senin,
Beni sevebilme ihtimalini sevdim
Yılmaz Erdoğan
Otobüslerde vazgectim
Cocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam…
Ben seninle birgün veyselkaranide haşlama
Yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(Ankarada karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı
O zaman) özlemeye başladım herkesi..ve bu hasret
Öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye
Başladım sonra..
Bizim kemalettin tuğcularımız vardı…
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
Kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor
Oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla…
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu,
Pütürlü duvarlara ve türk dil kurumuna inat bir
Türkçeyle…ağbilerimizden öğrendik, ş harfinden
Orak çekiç figürleri türetmeyi..
Ankaraya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu
Haber bültenleri..
Oysa ankarada hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
(sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik
Dikenleri saymazsak..)
Ankaraya usul usul kurşun yağıyordu..ve belli bir
Saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber
Bültenleri..oysa hiç kurşun yaram olmadı benim..
Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım..
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm
Sadece..
Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama sen
Yoktun..ben, senin beni sevebilme ihtimalini
Seviyordum, suni tenefüs saatlerinde..okul servisi seni hep
Zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu..ben,
Senin benimle tunalı hilmi caddesine gelebilme ihtimalini
Seviyordum..
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır
Gevrekliğini..sonra otobüs oluyordum,
Kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü..
Ne yana baksam dağ ve denizsanıyordum Muş ovasının yalancı
Maviliğini…otobüs oluyordum bir süre..yanımızdan geçen
Kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının
Garantisinde..
Otobüs oluyordum…bir ülkeden bir iç ülkeye..çocukluğuma
Yaklaştıkça büyüyordum…
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın
Listesinin..
Korkuyordum..sonra iniyordum otobüsten..çarşıdan bizim
Eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün
En çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum..çünkü
Sonunda annem oluyordum babam kokuyordum sonunda…
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim,
Çocuk olmaktan..
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam…
Ben seninle bir gün vandaki bir kahvaltı salonunda…
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir
Yol
Üstü lokantasında…
Ben seninle, ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında
Bakan doğubeyazıtın herhangi bir toprak damında…
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında
Olma
İhtimalini sevdim…
Ben senin,
Beni sevebilme ihtimalini sevdim
Yılmaz Erdoğan
ETME (Mevlana)
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!
Mevlana (Şems'in gidişinin ardından soyledikleri)
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!
Mevlana (Şems'in gidişinin ardından soyledikleri)
28 Eylül 2010 Salı
Kolay Değil (Ünata Akkoyunlu)
O kadar kolay olmamalı sevmek
Yorulmalısın,
Demirden dağ olsan da
Aşkına söğüt dalı
Kırılmalısın...
Bir orman yangınına tutsak yüreğin
Yürekten yanmalısın!
O kadar kolay olmamalı sevmek
Aşk "Acıların Türbesi" olsa da artık
Alnını,acıların duvarına yaslamalısın.
Bir kez dokunsa eline yar
Kökünde su bulmuş kuru b,r ağaç gibi
Tırnaktan tepeye sarsılmalısın!
Ve haddine düşerse eğer ,
Üç gülüp beş ağlamalısın
... O kadar kolay olmamalı sevmek.
Ünata Akkoyunlu
Yorulmalısın,
Demirden dağ olsan da
Aşkına söğüt dalı
Kırılmalısın...
Bir orman yangınına tutsak yüreğin
Yürekten yanmalısın!
O kadar kolay olmamalı sevmek
Aşk "Acıların Türbesi" olsa da artık
Alnını,acıların duvarına yaslamalısın.
Bir kez dokunsa eline yar
Kökünde su bulmuş kuru b,r ağaç gibi
Tırnaktan tepeye sarsılmalısın!
Ve haddine düşerse eğer ,
Üç gülüp beş ağlamalısın
... O kadar kolay olmamalı sevmek.
Ünata Akkoyunlu
Biraz Değiştim (Can Yücel)
Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
Değiştim,
Unutamadığım s...özlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!
Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma,
Kesin değil!
Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!
Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!
Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum...
Can Yücel
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
Değiştim,
Unutamadığım s...özlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!
Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma,
Kesin değil!
Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!
Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!
Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum...
Can Yücel
25 Eylül 2010 Cumartesi
Yine Güneş Doğuyor
Aydınlığa beş kala, ışıkları yanıyor hala sokak lambalarının
Bende ki fener de sönmedi yine
Yada ben söndürülecek fenerleri karıştırıyorum
Çok yoruldu beden, ruh desen benden beter
Hala karıştırıyorum alacakaranlıkla,sabaha karşıyı
İkisinde de yaşıyorum aynı sancıyı
Yavaş yavaş nefesler gezinmeye başladı sokaklarda
Nefessizliğimde hissediyorum hepsini, gidiyorlar
Yine güneş doğuyor, ve ben tek tek ışıkları sayıyorum pencerelerde
Biliyorum ki yanıyorsa orda da bir ben var
Hep aynı,aydınlığı karşılıyorum bu karanlıkta
Bililyorum ,hayat devam edecek, bugunde geçecek dun gibi
Yine Güneş Doğuyor
TERDEM
Bende ki fener de sönmedi yine
Yada ben söndürülecek fenerleri karıştırıyorum
Çok yoruldu beden, ruh desen benden beter
Hala karıştırıyorum alacakaranlıkla,sabaha karşıyı
İkisinde de yaşıyorum aynı sancıyı
Yavaş yavaş nefesler gezinmeye başladı sokaklarda
Nefessizliğimde hissediyorum hepsini, gidiyorlar
Yine güneş doğuyor, ve ben tek tek ışıkları sayıyorum pencerelerde
Biliyorum ki yanıyorsa orda da bir ben var
Hep aynı,aydınlığı karşılıyorum bu karanlıkta
Bililyorum ,hayat devam edecek, bugunde geçecek dun gibi
Yine Güneş Doğuyor
TERDEM
23 Eylül 2010 Perşembe
Bir Varmış Bir Varmış
Her masal bir varmış bir yokmuş diye başlar.
Neden yıkarlar insanın hayallerini anlamam , masallar hayal değil midir?
Hayal değil midir bizi hayata bağlayan, masallar ihtimalleri tetiklemez mi?
Bana doktor olma ihtimali olmayan sağlıklı bir çocuk gösterin
Bir çocuk gösterin ki örümcek adamla beraber atlamasın oradan oraya.
Sevgilileri gösterin ayrılma veya birleşme ihtimali olmayan.
Aşık olma ihtimali olmayan birisini gösterebilir misiniz?
Emin olabilir misiniz yarın sabah kahkahalarla uyanmayacağınızdan?
Siz benim sabah aynaya gülümseme hayalimi niye yıkıyorsunuz?
Yarın tekrar sevebilme ihtimalimi neden yok ediyorsunuz ,
Kendinin sevilebilme ihtimali bile sevilebilirken şiirlerde.
Siz benim oğlumun Polis olup kötü adamları yakalaması ihtimalini yok edemezsiniz.
Yoksa kötü adam siz misiniz?
Hansel ile Gratel ‘e nasıl hesap verirsiniz çikolata yemezseniz.
Bilmez misiniz doğru sözün teminatının pinokyo’nun bir var olup bir yok olmamasına bağlı olduğunu?
Siz benim kızımın anne olma hayalini yıkamazsınız,
Çocuğunuza kaynana olur kaçacak delik ararsınız.
Siz benim sevdiklerimle arama giremezsiniz.
Hayalleri paylaşırım ben bu masalda.
Kim bilir benim tekrar yastık altında parmak hesabı yapmayacağımı.
Tekrar heyecanlanmayacağımı Sezen’den Kimler geldi Kimler Geçti’yi dinlerken.
Kim bilir direksiyonda şekerleme yaparken tekrar merak edilmeyeceğimi.
Unutma Beni Unutama Beni derken gözümün yaşarmayacağını.
İşte O demeyeceğimin garantisini hanginiz verebilirsiniz?
İçimde tomurcuklanan bahara kar yağıp yağmayacağını kim bilir ?
Cevabı duyamadım ;
Ya hiç yokmuş ya da ,
Bir Varmış Bir Varmış
TERDEM
Neden yıkarlar insanın hayallerini anlamam , masallar hayal değil midir?
Hayal değil midir bizi hayata bağlayan, masallar ihtimalleri tetiklemez mi?
Bana doktor olma ihtimali olmayan sağlıklı bir çocuk gösterin
Bir çocuk gösterin ki örümcek adamla beraber atlamasın oradan oraya.
Sevgilileri gösterin ayrılma veya birleşme ihtimali olmayan.
Aşık olma ihtimali olmayan birisini gösterebilir misiniz?
Emin olabilir misiniz yarın sabah kahkahalarla uyanmayacağınızdan?
Siz benim sabah aynaya gülümseme hayalimi niye yıkıyorsunuz?
Yarın tekrar sevebilme ihtimalimi neden yok ediyorsunuz ,
Kendinin sevilebilme ihtimali bile sevilebilirken şiirlerde.
Siz benim oğlumun Polis olup kötü adamları yakalaması ihtimalini yok edemezsiniz.
Yoksa kötü adam siz misiniz?
Hansel ile Gratel ‘e nasıl hesap verirsiniz çikolata yemezseniz.
Bilmez misiniz doğru sözün teminatının pinokyo’nun bir var olup bir yok olmamasına bağlı olduğunu?
Siz benim kızımın anne olma hayalini yıkamazsınız,
Çocuğunuza kaynana olur kaçacak delik ararsınız.
Siz benim sevdiklerimle arama giremezsiniz.
Hayalleri paylaşırım ben bu masalda.
Kim bilir benim tekrar yastık altında parmak hesabı yapmayacağımı.
Tekrar heyecanlanmayacağımı Sezen’den Kimler geldi Kimler Geçti’yi dinlerken.
Kim bilir direksiyonda şekerleme yaparken tekrar merak edilmeyeceğimi.
Unutma Beni Unutama Beni derken gözümün yaşarmayacağını.
İşte O demeyeceğimin garantisini hanginiz verebilirsiniz?
İçimde tomurcuklanan bahara kar yağıp yağmayacağını kim bilir ?
Cevabı duyamadım ;
Ya hiç yokmuş ya da ,
Bir Varmış Bir Varmış
TERDEM
20 Eylül 2010 Pazartesi
Ben Baba Olmasaydım Eğer
Ben baba olamasaydım eğer ,
Oğlumun gece uykularına gitarımla eşlik etmenin terapisini bilemezdim.
Altını değistirirken sindirim sistemi konusunda yorum yapma kabiliyetimi geliştiremezdim.
Sabah 6 da sahilde yürüyüşün ne demek olduğunu göremezdim.
Simitçi ile kahvaltı etmenin neler oğretecegini bilemezdim.
Bir Pazar sabahı kimseye haber vermeden şehirden kaçmanın verdiği hazzı yaşayamazdım.
Muhtemelen hiçbir hastaneden çıkartılmazdım oğlumu ağlatıyorsunuz diye hemşireye giriştiğim için.
Diyetisyeni kebepçıya davet etmezdim.
Paranoyalarım olmazdı butun evi 24 saat gözetim altında tutacak kadar.
Bir baba için evlat ne demek bilemez ve onca çaba sarfetmezdim bu özleme son vermek adına.
Çarpısmazdım onca zorlukla , sıkıntıyla.
Ağlamazdım o da ağlıyor diye , veya gülmezdim tebessümüne.
Ateşi benide yakmazdı sabaha karşı .
Başında hatta o kucucuk yatakta sabaha kadar belim kopmadan duramazdım .
Heryerde kendimi unutan ben ; biberon , ıslak mendil , mama , bez , pişik kremi ve bibi yi hayatımda unutulmayacakların basına koymayacaktım evden cıkarken.
Fön makinesinin sadece sac kurutmaya veya elektrik süpürgesinin sadece temizliğe yaramadıgını oğrenemeyecektim.
Tencere , tava , çaydanlık ve cezvenin ayrı ayrı veya birlikte ne kadar muhteşem bir orkestraya donuşebildigine şahit olmayacaktım.
Bir battaniyeye isim takıp (BİBİ)onunla duygusal bağ kurmayacaktım.
Bibi icin uzulmeyecek veya kilometrelerce yol gitmeyecektim oğlum ve kzım bibisiz uyuyamaz diye.
Bir dükkanın önundeki şeker makinasını görunce heyecanlanmayacaktım.
Oyuncakçılar kız arkadaslarıma aldıgım ayı tavşan gibi şeyler den daha fazla anlam taşımayacaktı.
Onların icindeki dünya ile tanışıp , örümcek adamla ağ atıp,ben ten ile donuşmeyecetim yaratıklara .
Saldırıp indirmeyecektim rafları oyuncakçılarda , mağaza yöneticisi ile papaz olup oynadığım tum oyuncakları satın almak zorunda kalmayacaktım.
Kale koymuslar mağazaya hadi mac yapalım diyip raflardaki oyuncakları yıkmanın zevkini yaşayamayacaktım.
Bir ayna ve makyaj malzemeleri ile saatlerce oynamayacaktım aşkımla.
Hiçbirzaman krem sürmek aklıma gelmeyecekti güzelleşmek adına.
Düğmesine bastığımız bebek konuşmayınca başlarına yıkmayacaktım mağazayı.
Alışveriş merkezinde scooter ile dolaşmanın ne kadar eğlenceli oldugunu bilmeyecektim.
Bir dudak bükmenin hayatımdaki herşeyi altüst edebildiğini öğrenemeyecektim.
Doğumgününün palyaço ,yüzboyası , balon,oyuncak ve arkadaşlarla eğlenmek oldugunu bilmeyecek ve üzülecektim yaşlanıyorum diye.
Gece yarısı havuza girmek icin hertürlü savaşa hazırlanmayacaktım.
Çizgifilm seyretmek için projeksyon ve perde aramayacaktım günlerce.
Hayatımda Marsupilemunun cesareti ve Caliunun saflığı olmayacaktı.
Kuzularım sendelediklerinde olduğu gibi Müfettiş Gadget misali kollarımın bacaklarımın uzama yetisi olduğunu keşfedemeyecektim.
Çimenlere basmayın yazısını ciğnenmesi gereken eğlenceli bir yasak olarak algılamayacaktım.
Trombolinde zıplayıp ; “abi çıkarmısın ordan bu çocuklar için ” gibi laf işitmeyecektim.
Çarpısan otomobillerin zevkini bir daha tadamayacaktım muhtemelen.
Kimseye yüzme öğretmeyecek , kollukları attığımızdaki birbirimize sarılıp kutlamanın ne kadar buyuk bir anlamı oldugunu bilemeyecektim.
Hiçbir hava tasıtı veya tünel bende avaz avaz bağırma dürtüsü yaratmayacaktı.
Saçım olmadı baba , veya olmadı kızım diye sokakta oynamak icin iki saat saç yapmaya uğraşmayacaktım.
Ben baba olmasaydım eğer ben olmayacaktım ,
Babamı anlamayacaktım ben ,
Baba olmasaydım eger.
TERDEM
Oğlumun gece uykularına gitarımla eşlik etmenin terapisini bilemezdim.
Altını değistirirken sindirim sistemi konusunda yorum yapma kabiliyetimi geliştiremezdim.
Sabah 6 da sahilde yürüyüşün ne demek olduğunu göremezdim.
Simitçi ile kahvaltı etmenin neler oğretecegini bilemezdim.
Bir Pazar sabahı kimseye haber vermeden şehirden kaçmanın verdiği hazzı yaşayamazdım.
Muhtemelen hiçbir hastaneden çıkartılmazdım oğlumu ağlatıyorsunuz diye hemşireye giriştiğim için.
Diyetisyeni kebepçıya davet etmezdim.
Paranoyalarım olmazdı butun evi 24 saat gözetim altında tutacak kadar.
Bir baba için evlat ne demek bilemez ve onca çaba sarfetmezdim bu özleme son vermek adına.
Çarpısmazdım onca zorlukla , sıkıntıyla.
Ağlamazdım o da ağlıyor diye , veya gülmezdim tebessümüne.
Ateşi benide yakmazdı sabaha karşı .
Başında hatta o kucucuk yatakta sabaha kadar belim kopmadan duramazdım .
Heryerde kendimi unutan ben ; biberon , ıslak mendil , mama , bez , pişik kremi ve bibi yi hayatımda unutulmayacakların basına koymayacaktım evden cıkarken.
Fön makinesinin sadece sac kurutmaya veya elektrik süpürgesinin sadece temizliğe yaramadıgını oğrenemeyecektim.
Tencere , tava , çaydanlık ve cezvenin ayrı ayrı veya birlikte ne kadar muhteşem bir orkestraya donuşebildigine şahit olmayacaktım.
Bir battaniyeye isim takıp (BİBİ)onunla duygusal bağ kurmayacaktım.
Bibi icin uzulmeyecek veya kilometrelerce yol gitmeyecektim oğlum ve kzım bibisiz uyuyamaz diye.
Bir dükkanın önundeki şeker makinasını görunce heyecanlanmayacaktım.
Oyuncakçılar kız arkadaslarıma aldıgım ayı tavşan gibi şeyler den daha fazla anlam taşımayacaktı.
Onların icindeki dünya ile tanışıp , örümcek adamla ağ atıp,ben ten ile donuşmeyecetim yaratıklara .
Saldırıp indirmeyecektim rafları oyuncakçılarda , mağaza yöneticisi ile papaz olup oynadığım tum oyuncakları satın almak zorunda kalmayacaktım.
Kale koymuslar mağazaya hadi mac yapalım diyip raflardaki oyuncakları yıkmanın zevkini yaşayamayacaktım.
Bir ayna ve makyaj malzemeleri ile saatlerce oynamayacaktım aşkımla.
Hiçbirzaman krem sürmek aklıma gelmeyecekti güzelleşmek adına.
Düğmesine bastığımız bebek konuşmayınca başlarına yıkmayacaktım mağazayı.
Alışveriş merkezinde scooter ile dolaşmanın ne kadar eğlenceli oldugunu bilmeyecektim.
Bir dudak bükmenin hayatımdaki herşeyi altüst edebildiğini öğrenemeyecektim.
Doğumgününün palyaço ,yüzboyası , balon,oyuncak ve arkadaşlarla eğlenmek oldugunu bilmeyecek ve üzülecektim yaşlanıyorum diye.
Gece yarısı havuza girmek icin hertürlü savaşa hazırlanmayacaktım.
Çizgifilm seyretmek için projeksyon ve perde aramayacaktım günlerce.
Hayatımda Marsupilemunun cesareti ve Caliunun saflığı olmayacaktı.
Kuzularım sendelediklerinde olduğu gibi Müfettiş Gadget misali kollarımın bacaklarımın uzama yetisi olduğunu keşfedemeyecektim.
Çimenlere basmayın yazısını ciğnenmesi gereken eğlenceli bir yasak olarak algılamayacaktım.
Trombolinde zıplayıp ; “abi çıkarmısın ordan bu çocuklar için ” gibi laf işitmeyecektim.
Çarpısan otomobillerin zevkini bir daha tadamayacaktım muhtemelen.
Kimseye yüzme öğretmeyecek , kollukları attığımızdaki birbirimize sarılıp kutlamanın ne kadar buyuk bir anlamı oldugunu bilemeyecektim.
Hiçbir hava tasıtı veya tünel bende avaz avaz bağırma dürtüsü yaratmayacaktı.
Saçım olmadı baba , veya olmadı kızım diye sokakta oynamak icin iki saat saç yapmaya uğraşmayacaktım.
Ben baba olmasaydım eğer ben olmayacaktım ,
Babamı anlamayacaktım ben ,
Baba olmasaydım eger.
TERDEM
Bıraksaydınızda Yalnız Kalsaydım (Can Yucel)
Keşke hep masum kalsaydın benim için,
Uzaktan ve duvarlara dayanarak ...izleseydim seni,
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
Seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp..
Öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
Dokunurdu içime işlercesine..
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni,
Ne masumdun sen bana...
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...
Can Yucel
Uzaktan ve duvarlara dayanarak ...izleseydim seni,
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
Seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp..
Öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
Dokunurdu içime işlercesine..
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni,
Ne masumdun sen bana...
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...
Can Yucel
18 Eylül 2010 Cumartesi
İzin Ver
Bir kağıda güneşi çizip bulutlu bir günde gökyüzüne kaldır
Cama da asabilirsin , yeterki o ısığı gözlerinin görmesine izin ver
Cocuklara yemek oncesi seker vermeyen ebeveynlerden olma
Sigara oncesi sevişmek bir mecburiyet olmasın , izin ver
Müzik ruhun gıdası ama hangi müzik ,
Her müzikle rakı gitmez , ruhuna kota koyma, izin ver
Her yolun bir sonu oldugu gibi ,
Her son da bir yolun baslangıcıdır ,
İzin ver hayatının çıkmaz sokaklarına
Bir çıkıs her zaman vardır
Kabul , zamansız olabilir, zor olabilir , sancılı olabilir
Zaman herşeyin ilacı derler, inanmam
Zaman hayatı senden geri vermemek üzere alır
Zamansız sıkıntılar zamansız çözülür ,
Yeterki sen çözmeye calısan ne olursa , kim olursa , nasıl olursa
İzin ver.
TERDEM
17 Eylül 2010 Cuma
Dostum Dısarı Kactı (Can Yucel)
Çocuğum ben
İlk kez buldum, gördüm gölgemi
Ben nereye o oraya
Alkışlıyorum alkışlıyor
Gülüyorum gülüyor,
Bir benden büyük oluyor bir küçük,
Nereden geldi, bir daha gider mi ki?
Gitti bile kapıyı açıverince ninem,
Neden ağladığımı anlamıyor koskoca kadın!
Can Yücel
İlk kez buldum, gördüm gölgemi
Ben nereye o oraya
Alkışlıyorum alkışlıyor
Gülüyorum gülüyor,
Bir benden büyük oluyor bir küçük,
Nereden geldi, bir daha gider mi ki?
Gitti bile kapıyı açıverince ninem,
Neden ağladığımı anlamıyor koskoca kadın!
Can Yücel
16 Eylül 2010 Perşembe
RAKI (Yılmaz Ozdil)
Neymiş efendim...
Atatürk rakı içiyormuş.
Aslandı o, aslan...
Aslan sütü içecek tabii.
*
Hadi siz "dönülmez akşamın ufkundayız" diye ince ince başlayın, ben de size yıllar önce yazdığım yazıyı anlatayım...
*
İçki yasaklanabilir.
Bence mahzuru yok.
Ama rakı asla...
Çünkü takunyalılar öyle zanneder ama, aslında "içki" değildir rakı.
*
Yurt sevgisidir örneğin...
İki tek attın mı, "n’olacak bu memleketin hali?" diye endişelenmezsin aksi olsa!
Tıp bazen çaresizdir...
O ilaçtır.
Gurbete bile iyi gelir.
*
Kontörsüz muhabbettir.
Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir. Kahkahadır. Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden hard disk’tir.
*
Botoks’tur bir nevi.
En kaknemi bile bir başka görünür gözüne... Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır. İçilir, güzelleşilir.
*
Herkesin gençlik hatası olabilir... Bira içersin.
Sonradan para kazanıp tenise başlayınca, şarap içmeyi matah zannedersin. Amerika’da TIR şoförlerinin içtiği viskinin dublesine Etiler’de TIR parası ödersin, ayrı...
Kürkçü dükkánıdır.
Döner dolaşır, gelirsin.
*
Orhan Gencebay’dır.
Entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın... Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin... İstediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır.
Tatlıses’tir.
Realite’dir.
*
Çocuktur, ağlarsın.
*
Hele beyaz "p"eynir ile "k"avun olursa sağında solunda... Örgüttür.
PRK...
Ama bölücü değil, birleştirici örgüt.
Türk’ü de içer, Kürt’ü de, Laz’ı da, Çerkez’i de. Sor bak, Ermeni’si de, Rum’u da, Yahudi’si de.
*
AB’cidir...
Çünkü Rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun, Kıbrıs’ı veresin gelir!
*
Madem gıcıksın rakıya...
Neden balık avlıyorsun o zaman kardeşim?
Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?
Ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, radikanın, cibezin...
İnek miyiz biz?
*
Yanlış şiir okuyorsun...
Hapse giriyorsun.
(Üstüne, yanlış şair okuyorsun...)
*
Oku bak...
Ne diyor dünya güzeli Orhan Veli:
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam...
Yılmaz Ozdil
Atatürk rakı içiyormuş.
Aslandı o, aslan...
Aslan sütü içecek tabii.
*
Hadi siz "dönülmez akşamın ufkundayız" diye ince ince başlayın, ben de size yıllar önce yazdığım yazıyı anlatayım...
*
İçki yasaklanabilir.
Bence mahzuru yok.
Ama rakı asla...
Çünkü takunyalılar öyle zanneder ama, aslında "içki" değildir rakı.
*
Yurt sevgisidir örneğin...
İki tek attın mı, "n’olacak bu memleketin hali?" diye endişelenmezsin aksi olsa!
Tıp bazen çaresizdir...
O ilaçtır.
Gurbete bile iyi gelir.
*
Kontörsüz muhabbettir.
Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir. Kahkahadır. Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden hard disk’tir.
*
Botoks’tur bir nevi.
En kaknemi bile bir başka görünür gözüne... Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır. İçilir, güzelleşilir.
*
Herkesin gençlik hatası olabilir... Bira içersin.
Sonradan para kazanıp tenise başlayınca, şarap içmeyi matah zannedersin. Amerika’da TIR şoförlerinin içtiği viskinin dublesine Etiler’de TIR parası ödersin, ayrı...
Kürkçü dükkánıdır.
Döner dolaşır, gelirsin.
*
Orhan Gencebay’dır.
Entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın... Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin... İstediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır.
Tatlıses’tir.
Realite’dir.
*
Çocuktur, ağlarsın.
*
Hele beyaz "p"eynir ile "k"avun olursa sağında solunda... Örgüttür.
PRK...
Ama bölücü değil, birleştirici örgüt.
Türk’ü de içer, Kürt’ü de, Laz’ı da, Çerkez’i de. Sor bak, Ermeni’si de, Rum’u da, Yahudi’si de.
*
AB’cidir...
Çünkü Rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun, Kıbrıs’ı veresin gelir!
*
Madem gıcıksın rakıya...
Neden balık avlıyorsun o zaman kardeşim?
Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?
Ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, radikanın, cibezin...
İnek miyiz biz?
*
Yanlış şiir okuyorsun...
Hapse giriyorsun.
(Üstüne, yanlış şair okuyorsun...)
*
Oku bak...
Ne diyor dünya güzeli Orhan Veli:
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam...
Yılmaz Ozdil
Ben Kimseye "GİT" de Demem , Diyemem (Sunay Akın)
Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Ama evet ! Yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama yinede susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında.. Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye ''GİT'' de demem, diyemem. O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır. Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki,
...Hergün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!
Sunay Akın
Ama evet ! Yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama yinede susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında.. Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye ''GİT'' de demem, diyemem. O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır. Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki,
...Hergün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!
Sunay Akın
4 Eylül 2010 Cumartesi
Hem Keşke, Hem Emin Ol Bilmiyorum
Sadece kitaplarda olur bu dimi dedi
Keşke bu kitabı ben yazsaydım
Silerdim acımazdım
Emege saygı , yalan olurdu icime saygımın yanında
Keşke ben çizseydim o resmi
Koruklunun arka koltugunda cam kenarında oturan adam
Resim cizmeyide beceremem ama , sadece gözleri koysam görürmüydü acaba
Keşke ben oturuyor olsaydım o pastanede , onunden geçilip gidilirken
Acaba buna bir hikaye yazabilir miydim
Ben olsaydım o dalgalı denizde körfezdeki vapurun güvertesinde keşke
Bir martıya versem notu , gönderebilirmiydim
Ben olsaydım keşke aradıgın ,net konuşacagını biliyorum diyelim
Acaba cevap verebilirmiydim
Ara sokakları severim , yüzyüze gelirsin gerçekle
Gerçeği bilmek istiyormuyum diye sordum
Hem keşke , hem emin ol bilmiyorum..
TERDEM
Korkmak da Alışkanlık Yapar mı?
Son günlerde içimde bir korku geziyor ,
Neden korkuyorum acaba
Yeniden mi , hayır hayır unuttuk biz o işleri
Yinede bir çırpıntıdır gider
Çırpıntılı havalarda denizde olmayı severim
Balıkta bol olur , rakıda ayrı bir keyif verir
Hiç ihanet etmedi bana
İstedigini aldı , istedigimi verdi
Kimi zaman iki duble rakıya eşlik ,
Kimi zaman deli gençlik , beraberdik hep..
Ne kadar deli bir adam oldugumu o bilmiyor
Bilmek isterdim bana kendinde ne diyor.
Aklıma eseni yapsam mı acaba ..
Bundan korkuyorum işte
Ama bir yandan yap diyor beynim , engel olamıyorum
Yaşamak lazım diyor , neden , kimden diyor
Acaba korkmak da alışkanlık yapar mı?
Cevap vermiyor , korkuyorum
TERDEM
3 Eylül 2010 Cuma
Bugun Ben ..:)
yüregim oyle hos ki bugun,
huzunlerim zafer bayraklarını indiriyor.
gozlerim oyle sarhos ki bugun;
sanki tum baktıklarım benimle dans ediyor....
saclarım bugun ruzgara rota oluyor,
guluşlerim yureğimi okşuyor,
sozlerimde nefret yok,herkes sasıyor,
mutluyum ben bugun,hayat yaşanmaya degiyor....
bugun karları erimis bir dag gibiyim,
bugun en ucsuz okyanusların dibiyim,
bugun bir mercan içinde tek bir inciyim,
bugun yaşamaya cok ama cok istekliyim....
bugun yalnızlıkların prensesiyim,
bugun sıkıntılarıma hukmeden benim,
bugun her derdimi,yalnızlıklarına bırakıverdim,
bugun herseyi sevmeye niyetliyim...
bugun sacları ipek bir peri kızıyım,
bugun gokyuzunun en parlak yıldızıyım,
bugun huzunlerimin guzuyum,
bugun ben mutlulugun sozlusuyum...
huzunlerim zafer bayraklarını indiriyor.
gozlerim oyle sarhos ki bugun;
sanki tum baktıklarım benimle dans ediyor....
saclarım bugun ruzgara rota oluyor,
guluşlerim yureğimi okşuyor,
sozlerimde nefret yok,herkes sasıyor,
mutluyum ben bugun,hayat yaşanmaya degiyor....
bugun karları erimis bir dag gibiyim,
bugun en ucsuz okyanusların dibiyim,
bugun bir mercan içinde tek bir inciyim,
bugun yaşamaya cok ama cok istekliyim....
bugun yalnızlıkların prensesiyim,
bugun sıkıntılarıma hukmeden benim,
bugun her derdimi,yalnızlıklarına bırakıverdim,
bugun herseyi sevmeye niyetliyim...
bugun sacları ipek bir peri kızıyım,
bugun gokyuzunun en parlak yıldızıyım,
bugun huzunlerimin guzuyum,
bugun ben mutlulugun sozlusuyum...
Ben Kimim? (Candan Ercetin)
Bana baktığında ne gördüğünü merak ediyorum. Benim aynada gördüklerimden çok farklı olduğu kesin. Belki biraz daha çocuksu bir yüz, üzerine sinmiş bir masumiyet sadece gözüne takılan. Belki de tam aksine, içindeki çirkinlikleri örtmeye çalışan timsah gülüşler ve niyeti muamma bir insan. Hangisi bana benziyor yada ben kafandaki hangi görüntüye benziyorum bilmiyorum.
Neyse seni sıkmayayım. Bu kişisel bi’ soru(n). Yalnız kalınca aklıma gelen türden.
Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa.
Yoksa…
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?
Ses miyim sus muyum?
Sis miyim pus muyum?
Ben neyim ?
Deha mıyım? Heba mıyım?
Ak mıyım pak mıyım
Al mıyım Sat mıyım
Ben kimim ?
Yarar mıyım? Ziyan mıyım?
Yalanlar içinde doğruyu bulan
Cayanlar içinde sözünde duran
Satanlar içinde ayak direyen
Yananlar içinde değilmiyim
Her adalete duvar ördüren
Her cesarete kilit vurduran
Her asalete boyun eğdiren
Sen değil de ben miyim
Geçimsizim bu günlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Geçimsizim bu günlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Gölgesizim her gün her yerde
Candan Erçetin
Neyse seni sıkmayayım. Bu kişisel bi’ soru(n). Yalnız kalınca aklıma gelen türden.
Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa.
Yoksa…
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?
Ses miyim sus muyum?
Sis miyim pus muyum?
Ben neyim ?
Deha mıyım? Heba mıyım?
Ak mıyım pak mıyım
Al mıyım Sat mıyım
Ben kimim ?
Yarar mıyım? Ziyan mıyım?
Yalanlar içinde doğruyu bulan
Cayanlar içinde sözünde duran
Satanlar içinde ayak direyen
Yananlar içinde değilmiyim
Her adalete duvar ördüren
Her cesarete kilit vurduran
Her asalete boyun eğdiren
Sen değil de ben miyim
Geçimsizim bu günlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Geçimsizim bu günlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Gölgesizim her gün her yerde
Candan Erçetin
31 Ağustos 2010 Salı
La Septembre (Gokcehan Dace)
Bir satır sesin kalmış
onu da dün dinledim…
Uçurum fısıltısında bir akşam,
namlusuna çoktan kin bulaşmış nefesim
ve kaç tarifi varsa betimsiz aşkın,
soyunuyorum...
Merdivenli bir sokakta zehirliyorum bu kez kendimi,
ölümü dirimden ayıramazsın, biliyorum…
Yıldızlar sönecek,
ve yollar uzayacak...
Akordeoncular geçerken
dolacak gözlerim…
Kol saati niyetine takıp yüreğime pusulayı
ve her kaybeden kadar
gideceğim...
Öpüşüm efkarla düşecek bir gece koynuna,
gözlerin açılacak hüzün kaplı tavana,
ve SEN...
Ölümü dirimden ayıramayacaksın.
Gökçehan Daçe
onu da dün dinledim…
Uçurum fısıltısında bir akşam,
namlusuna çoktan kin bulaşmış nefesim
ve kaç tarifi varsa betimsiz aşkın,
soyunuyorum...
Merdivenli bir sokakta zehirliyorum bu kez kendimi,
ölümü dirimden ayıramazsın, biliyorum…
Yıldızlar sönecek,
ve yollar uzayacak...
Akordeoncular geçerken
dolacak gözlerim…
Kol saati niyetine takıp yüreğime pusulayı
ve her kaybeden kadar
gideceğim...
Öpüşüm efkarla düşecek bir gece koynuna,
gözlerin açılacak hüzün kaplı tavana,
ve SEN...
Ölümü dirimden ayıramayacaksın.
Gökçehan Daçe
Bana Soz Verme (Gokcehan Dace)
Hatırlanmak neden acıtır insanı,
ten mesafesinde unuturken insanlar birbirini...
Kırmızı bulaşırken dudaklarına,
ya da, uzatırken bedenini göçmen yarasalara
saksımızda bir hayal daha kuruyor.
Düzelmez artık nabız,
geçici kar körlüğü...
Gidemediğimiz tüm yerler şimdi büyük kabahat...
- Bir gün buluşur muyuz?
- söz veriyorum
- söz verme, ben inanırım...
Gokcehan Dace
ten mesafesinde unuturken insanlar birbirini...
Kırmızı bulaşırken dudaklarına,
ya da, uzatırken bedenini göçmen yarasalara
saksımızda bir hayal daha kuruyor.
Düzelmez artık nabız,
geçici kar körlüğü...
Gidemediğimiz tüm yerler şimdi büyük kabahat...
- Bir gün buluşur muyuz?
- söz veriyorum
- söz verme, ben inanırım...
Gokcehan Dace
Be Aware
No need to miss any second
Life never waits
Everybody shows a direction
Biggest fallacy is goning eveywhere
Simple , Just be aware
TERDEM
Life never waits
Everybody shows a direction
Biggest fallacy is goning eveywhere
Simple , Just be aware
TERDEM
Sabah Aynaya Gulumsemeyi Unutma
Gune nasıl baslarsan oyle gider
Ne buyuk yalan
Her giden sabahı bekler mi
Ben beklerim diyorsan baksa , helal
Herkes gitmeden gozlere bakmaya cesaret eder mi
Yurek ister goze bakmak
Soze luzum yok
Kendi gozunden baslamak yer mi
Hergun karanlık baslar
Aydınlık gun ortası gelir
Gun aydıgında yuzyuze gelirsin herturlu senle ,
her ne kadar ustad Rıza Polat Akkoyunlu dediyse de ;
"yalancıdır hep aynalar
gir kalbime gor kendini.."
sen yine de
Sabah aynaya gulumsemeyi unutma.
TERDEM
Senin Bile Olamadın ki Benim Olasın
Once kendini hak edeceksin
Oyle gidişattan puan vermez hayat
Bir oyun ki bu içinde olacaksın
Dışarıda kalmaya bahane bulmayacaksın
İki damla gözyaşı bulunca arka bahçede
Gözün korkup kaçmayacaksın
Gözüme bakmaya cesaretin olacak
Kolumdan tutup çekeceksin, o olacak
Kelimelerin yüreğinin bulamadıgın bir yerinden gelecek
Oyle ki aydınlığı olacaksın yureğimin kuytusunun
Ama bunu yapmak sen ister , ben ister
Senin bile olamadın ki benim olasın.
TERDEM
Oyle gidişattan puan vermez hayat
Bir oyun ki bu içinde olacaksın
Dışarıda kalmaya bahane bulmayacaksın
İki damla gözyaşı bulunca arka bahçede
Gözün korkup kaçmayacaksın
Gözüme bakmaya cesaretin olacak
Kolumdan tutup çekeceksin, o olacak
Kelimelerin yüreğinin bulamadıgın bir yerinden gelecek
Oyle ki aydınlığı olacaksın yureğimin kuytusunun
Ama bunu yapmak sen ister , ben ister
Senin bile olamadın ki benim olasın.
TERDEM
Tenini golgeleyen parmak izleri (Gokcehan Dace)
Göz yaşını kapatmaz o boyalar
Her gece öl, her sabah diril
bunun adı aşk değil,
yaman çelişki
hileli aynalarda ölüm ayini
oysa ölmek hani bir kereydi...
Biliyorum, çalmışlar ifadeni bedelsiz
Düşlerini kemirmiş hep yaban kuşlar
Kuytularda saç telinden yakalamış hırçın çocuklar
İşte seni hep böyle kandırmışlar.
Hadi git, bekletme daha fazla onları
Unutmadan kur yeniden nabzını
Giderken de uyandırma
Masken girişte vestiyere asılı...
GOKCEHAN DACE
Her gece öl, her sabah diril
bunun adı aşk değil,
yaman çelişki
hileli aynalarda ölüm ayini
oysa ölmek hani bir kereydi...
Biliyorum, çalmışlar ifadeni bedelsiz
Düşlerini kemirmiş hep yaban kuşlar
Kuytularda saç telinden yakalamış hırçın çocuklar
İşte seni hep böyle kandırmışlar.
Hadi git, bekletme daha fazla onları
Unutmadan kur yeniden nabzını
Giderken de uyandırma
Masken girişte vestiyere asılı...
GOKCEHAN DACE
30 Ağustos 2010 Pazartesi
Bir Can Dosta Referans Mektubu
İlgili Makama ,
Rakılarımızın buzlarımızla kadehlerimizde sevismeye basladıgı gunlerdi.Henuz kısa pantolonlu gunlerigeride bırakalı az bir zaman olmustu.Fakat içerisinde bulundugumuz deli yaslarımız bize soyle diyordu:
"Dun evin arka bahcesinde kucuk bir damla gozyası buldum cocuklugumdan kalma ,
salıncakta sallanıyordum , her sallanısımda sanki gelecegime dusuyordum.Ama gelecek bana gelemeyecek kadar uzaktı."
Hep boyle hissettik yıllarca.Simdi yavas yavas gelecegin yaklasmakta oldugunu anlamaya basladık;en azından yasamlarını gonullerinde paylasan yedi kisi.
Ha , neden mi yedi kisi :
"Hangisine baksan aynı goruntu,
biraz ortacag derebeyligi,
biraz yenicag burjuvazisi,
totoliter bir tutumdur,
Bu yarı yasamak cıkmazında,
SAVASA YALNIZ GİDİLMEZ."
Bir hikayedir basladı , bir boya satıcısı , bir tabak canak satıcısı , bir internet satıcısı , iki disci , bir ogrenci ve bir spor spikeri hasbelkader bir araya geldiler.Bu arada hepsinin aynı zamanda ogrenci oldugunu soylemek isterim.Mesleki anlamda herhangibir bag yok ; tam korler sagırlar birbirini agırlar durumu hakim.Ailevi olarak bir bag da yok , cinsel anlamda hic yok.Ulan ne yaptıkta biraraya geldik bukadar alakasız adam , ne yapacagız simdi derken bulduk ;
"HADI EN IYISI GIDIP ICELIM"
Bu laf hayatımızın donum noktası oldu.Zannedilmesin alkolik bir hayatımız var.Sadece buyuklerimizin sozunu dinliyorduk ;
"BIR INSANI EN IYI RAKI SOFRASINDA TANIRSIN."
Hepimiz yonumuzu gunesle , yıldızlarla , karıncalarla ve karınca kararınca bulmaya calısıyorduk.Ama sunu kabul etmek lazım 34 JB bizim yonumuzu bizden iyi buluyordu bazen.Ta ki kendisinin dokuz canı oldugu bilincine halen hakim olan bir boya satıcısı ile birlikte akordiyona donene kadar.Aynı arabadaki boya satıcısına ne oldu diye merak etmedim deme ? 34 JB ile soyle bir diyalogu olmus kazadan sonra ;
- Boya satıcısı : Cok cirkinsin , yuzun burus kırıs olmus.
- 34 JB : Sende cok sarhossun
- Boya satıcısı : Ama ben sabaha ayılıcam... Hakikaten ayıldı.
Bu boya satıcısı arkadasta hepimizden birseyler vardı.Daha dogrusu biz O'nda kendimizden birseyler bulduk galiba.Mesela tabak canak satıcısı ile neredeyse aynı gecmise sahiptiler.Tek fark tabak canak satıcısı tek bir kez olum hakkının oldugu gibi tuhaf bir inanca sahip.Ama hakkını yemeyelim boya satıcısı bu tanrısal gercekleri degistirmeye iyice niyetlenmistir.
Bu olaydan sonra yasanan binbir turlu vukuat mevcut boya satıcısının hayatında.İnsan sıfatında bir disci ile birlikte tatil koyu yakmaktan tut , spor spikeri ile birlikte Uludag zirvelerinde araba ile gezmek ve sonrasında corba icmeye 100 km yol gitmek , 20 kisiye karsı tek basına "ben bunları doverim" psikolojisine kapılmak (Sırası gelmisken digerlerininde en az bu boya satıcısı kadar manyak oldugunu soylemeliyim ; bu 20 ye 1 mactan sonra hastanede boya satıcısının filmleri cekilirken Hacettepe gibi ciddi bir kurumumuz tarafından kendisine "Bu adam doktordur... VALLAHA" unvanı verilen disci gelip film odasında boya satıcısı ve bir tabak canak satıcısının koluna girip rontgenciye "Agabey birde boyle cekseydik hep beraber , anı olsun hani." dedi.Gerisini sen dusun.) , internet satıcısı ile adamları geri dovmeye gitmeye kalkmalar vb.vb.vb.
Sunu ifade etmek istiyorum ki ; bu boya satıcısı hepimizin hayatını renklendirdi ve bu renklerin birbiri il uyumunu oyle bir olgunlukta resmettiki en sonunda hepimiz fikirlerine kendimizi teslim ettik.
Gunler geçtikce boya satıcısının herzaman oldugu gibi hayatımızın cok onemli noktalarına mudahalelerine ugramaya basladık.Kendisi boya satıcılıgından gomlek satıcılıgına cok ince elenip sık dokunmus bir karar ile gecince, hayatımız boyunca ayakta ugurlanmamızı saglayan fikirleri aldıgımız boya satıcısı simdide ayakta karsılanmamızı saglayacak bir gomlek satıcısı olarak cıktı karsımıza.Ve bize de su dusuncenin yarattıgı zevki kardesimiz sayesinde yasamak kaldı ,kendi capımızda anlatmak istediklerimizi karsımızdakilerin anlayabilecegi formata sokmak ugruna ;
"INSANLAR KIYAFETLERİ İLE KARSILANIR ,
FİKİRLERİ İLE UGURLANIRLAR."
Son olarak ben kendi adıma bu , bir ben vardır benden iceri , yapısındaki gomlek satıcısından hayatımın en onemli donemlerinde bircok konuda esinlendigimi soylemeliyim.Tek dilegim birgun gomlekciye hersey icin tesekkurler gomlekci ama hersey icin demenin bir yolunu bulabilmektir.
Hayattan en kısa zamanda ESIN 'lenmesi dilegi ile .
Yengeye Notlar :
* Yukarıdaki dilegin gerceklesmesi safhasında mudahale etmekten cekinme.
* BUDUR
* Yarın öbürgün bir dosttan uzun bir mektup almasın sakın.
* Ask mezhebi dindir bu gomlekciye.
* Çözersen haber ver.
* Kola icilemez , fanta icilemez , alkolik hareket engellenemez teorisine saygı duy.
* Sen musait bir zamanda soyleyiver TESEKKURLER dedigimi.
TERDEM
okundugu gibi yazılır insanın hayalleri
bir gece daha basladı ıssızda
ve havada anlamını cozemedigim bir his var
kan akıyor gozlerden korkuyorum
oysa kendinden baska hickimseden korkma demisti babam
ozluyorum
Nedenini bilmedigim bir durtu bana eslik ediyor bugun
Hem zevk hem acı hem karmasa hem dinginlik veriyor
Karısıgım anlayacagın ıssızda.
Ne gidislerim oldu ıssıza oysaki , yasama dair keyifle , keyfince, keyif vermeye
Kılınc keskin , gozdesi gecelerin gitarım oldu yine
Yak bir sigara daha ,
baktım kultablama hepsini yarım icmisim
Sanki gosterisi idi yarım kalmıs gecmisin
Bunu da beceremiyorum ; bak yine ayrı yazdım –da ekini
Oysaki hic sevmem okunurken birlesen yazılırken ayrılan ciftleri
Okundugu gibi yazılır insanın hayalleri ,
Bir butunu bozarmısım gibi gelir hep ,
Dogumgunu pastasındaki maytaplar misali yanarken ordadır , sonunce gider
Halbuki tum havayı o verir , o mutlu eder , o heyecanlandırır herkesi
Sadece onun icin ısıklar söner , yandıgında ise yoktur hayali sevgililer gibi…
Yine bir gece daha basladı ıssızda
ve havada anlamını cozemedigim bir his var
kan akıyor gozlerden korkuyorum
oysa kendinden baska hickimseden korkma demisti babam
ozluyorum
TERDEM
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)