20 Eylül 2010 Pazartesi

Ben Baba Olmasaydım Eğer

Ben baba olamasaydım eğer ,
Oğlumun gece uykularına gitarımla eşlik etmenin terapisini bilemezdim.
Altını değistirirken sindirim sistemi konusunda yorum yapma kabiliyetimi geliştiremezdim.
Sabah 6 da sahilde yürüyüşün ne demek olduğunu göremezdim.
Simitçi ile kahvaltı etmenin neler oğretecegini bilemezdim.
Bir Pazar sabahı kimseye haber vermeden şehirden kaçmanın verdiği hazzı yaşayamazdım.
Muhtemelen hiçbir hastaneden çıkartılmazdım oğlumu ağlatıyorsunuz diye hemşireye giriştiğim için.
Diyetisyeni kebepçıya davet etmezdim.
Paranoyalarım olmazdı butun evi 24 saat gözetim altında tutacak kadar.
Bir baba için evlat ne demek bilemez ve onca çaba sarfetmezdim bu özleme son vermek adına.
Çarpısmazdım onca zorlukla , sıkıntıyla.
Ağlamazdım o da ağlıyor diye , veya gülmezdim tebessümüne.
Ateşi benide yakmazdı sabaha karşı .
Başında hatta o kucucuk yatakta sabaha kadar belim kopmadan duramazdım .
Heryerde kendimi unutan ben ; biberon , ıslak mendil , mama , bez , pişik kremi ve bibi yi hayatımda unutulmayacakların basına koymayacaktım evden cıkarken.
Fön makinesinin sadece sac kurutmaya veya elektrik süpürgesinin sadece temizliğe yaramadıgını oğrenemeyecektim.
Tencere , tava , çaydanlık ve cezvenin ayrı ayrı veya birlikte ne kadar muhteşem bir orkestraya donuşebildigine şahit olmayacaktım.
Bir battaniyeye isim takıp (BİBİ)onunla duygusal bağ kurmayacaktım.
Bibi icin uzulmeyecek veya kilometrelerce yol gitmeyecektim oğlum ve kzım bibisiz uyuyamaz diye.
Bir dükkanın önundeki şeker makinasını görunce heyecanlanmayacaktım.
Oyuncakçılar kız arkadaslarıma aldıgım ayı tavşan gibi şeyler den daha fazla anlam taşımayacaktı.
Onların icindeki dünya ile tanışıp , örümcek adamla ağ atıp,ben ten ile donuşmeyecetim yaratıklara .
Saldırıp indirmeyecektim rafları oyuncakçılarda , mağaza yöneticisi ile papaz olup oynadığım tum oyuncakları satın almak zorunda kalmayacaktım.
Kale koymuslar mağazaya hadi mac yapalım diyip raflardaki oyuncakları yıkmanın zevkini yaşayamayacaktım.
Bir ayna ve makyaj malzemeleri ile saatlerce oynamayacaktım aşkımla.
Hiçbirzaman krem sürmek aklıma gelmeyecekti güzelleşmek adına.
Düğmesine bastığımız bebek konuşmayınca başlarına yıkmayacaktım mağazayı.
Alışveriş merkezinde scooter ile dolaşmanın ne kadar eğlenceli oldugunu bilmeyecektim.
Bir dudak bükmenin hayatımdaki herşeyi altüst edebildiğini öğrenemeyecektim.
Doğumgününün palyaço ,yüzboyası , balon,oyuncak ve arkadaşlarla eğlenmek oldugunu bilmeyecek ve üzülecektim yaşlanıyorum diye.
Gece yarısı havuza girmek icin hertürlü savaşa hazırlanmayacaktım.
Çizgifilm seyretmek için projeksyon ve perde aramayacaktım günlerce.
Hayatımda Marsupilemunun cesareti ve Caliunun saflığı olmayacaktı.
Kuzularım sendelediklerinde olduğu gibi Müfettiş Gadget misali kollarımın bacaklarımın uzama yetisi olduğunu keşfedemeyecektim.
Çimenlere basmayın yazısını ciğnenmesi gereken eğlenceli bir yasak olarak algılamayacaktım.
Trombolinde zıplayıp ; “abi çıkarmısın ordan bu çocuklar için ” gibi laf işitmeyecektim.
Çarpısan otomobillerin zevkini bir daha tadamayacaktım muhtemelen.
Kimseye yüzme öğretmeyecek , kollukları attığımızdaki birbirimize sarılıp kutlamanın ne kadar buyuk bir anlamı oldugunu bilemeyecektim.
Hiçbir hava tasıtı veya tünel bende avaz avaz bağırma dürtüsü yaratmayacaktı.
Saçım olmadı baba , veya olmadı kızım diye sokakta oynamak icin iki saat saç yapmaya uğraşmayacaktım.
Ben baba olmasaydım eğer ben olmayacaktım ,
Babamı anlamayacaktım ben ,
Baba olmasaydım eger.

TERDEM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder