Her renk severim ben ,
Teninin pembeliğini gecenin siyahından ayırmam
Denizin mavisinden geleni
Rakımın beyazından ayırmadığım gibi
Gülün kırmızısı aşkı anlatır
Sarısı dostluğu demişler
Papatyada seviyor sevmiyor yapınca
Sarısı kalıyor hakikaten
Rengarenk aşkım olmadı hiç sarısı kalan
Ben sevdiğimle sararamam
Gökyüzü kızıl , ay gri, yıldızlar beyaz
Egede tatlı tatlı bir poyraz
İşte o poyraz bana şunu öğretti
Her renk severim ben
Nasılsa hepsi ayaz.
TERDEM
30 Eylül 2010 Perşembe
İlkelerin Olacak (Müjdat Gezen)
İlkelerin olacak
Seni satın alamayacaklar
Aptalların uydurduğu
atasözlerine inanmayacaksın:
..."Paranın satın alamayağı şey yoktur."
"Herkesin fiyatı vardır."
gibi sözlere kanmayacaksın.
Onurunla, kimliğinle ve
beyninle yaşayacaksın.
Üreteceksin, seveceksin,
sevileceksin, inançlarının
arkasında duracaksın.
Sevgilerin karşılıksız,
yardımların gizli olacak.
Seni attan, ottan ayıran
özelliğin farkına varacaksın.
Çünkü sen insansın.
Ve bunu yakaladığın gün,
bembeyaz yaşayacaksın.
Müjdat Gezen
Seni satın alamayacaklar
Aptalların uydurduğu
atasözlerine inanmayacaksın:
..."Paranın satın alamayağı şey yoktur."
"Herkesin fiyatı vardır."
gibi sözlere kanmayacaksın.
Onurunla, kimliğinle ve
beyninle yaşayacaksın.
Üreteceksin, seveceksin,
sevileceksin, inançlarının
arkasında duracaksın.
Sevgilerin karşılıksız,
yardımların gizli olacak.
Seni attan, ottan ayıran
özelliğin farkına varacaksın.
Çünkü sen insansın.
Ve bunu yakaladığın gün,
bembeyaz yaşayacaksın.
Müjdat Gezen
Birgün
Birgün vazgeçeceğim ,
Belki doğum belki ölüm günüm olacak
Kimbilir belki ikiside kaydolacak
İsmindeki harfler tek tek anlamlarına kavuşacak
Beraberlerken yaşadıkları anlamsızlıktan kurtulup
Sevgisi içimde tomurcuklanacak birgün
Ben o tomurcuğa su vereceğim yağmur da yağsa
Tekrar okuyacağım en sevdiğim şarkıyı
Bu sefer kendim için bir küçük rakı eşliğinde
Sonuna geldiğimde şişenin
Ben olacağım unutmanın eşiğinde
Birgün olacak ,
Birgün
TERDEM
Belki doğum belki ölüm günüm olacak
Kimbilir belki ikiside kaydolacak
İsmindeki harfler tek tek anlamlarına kavuşacak
Beraberlerken yaşadıkları anlamsızlıktan kurtulup
Sevgisi içimde tomurcuklanacak birgün
Ben o tomurcuğa su vereceğim yağmur da yağsa
Tekrar okuyacağım en sevdiğim şarkıyı
Bu sefer kendim için bir küçük rakı eşliğinde
Sonuna geldiğimde şişenin
Ben olacağım unutmanın eşiğinde
Birgün olacak ,
Birgün
TERDEM
29 Eylül 2010 Çarşamba
DOSTLARA
3-5 catal degmeden anlarmı meze mezeligini ,
Derinden cekmeden kalan izmaritin halini dusun,
Buzla sevişmeyen rakı anlarmı rakılıgını,
Dudaklara degmeyen kadehin halini dusun ,
Sohbet olmasa anlarmı masa masalıgını,
...Dostlar olmadan sen benim halimi dusun.
İYİKİ VARSINIZ
Derinden cekmeden kalan izmaritin halini dusun,
Buzla sevişmeyen rakı anlarmı rakılıgını,
Dudaklara degmeyen kadehin halini dusun ,
Sohbet olmasa anlarmı masa masalıgını,
...Dostlar olmadan sen benim halimi dusun.
İYİKİ VARSINIZ
TERDEM
Aforizmalar
* Sarhoş olacaktım ama araya hayat girdi. (Tolga Erdem)
* Benimle savaşma; kazanırsan kaybedersin. (Hülya Erkoçak)
* Seveni mahçup etmedik ama sevdiğimize,kendimizi sevdiremedik.Çünkü; ya sevmesini bilemedik,yada haddinden fazla sevdik. (Yılmaz Erdoğan)
* Haddinden fazla sevebilir mi insan acaba, ya da oyle bir hudut varmı?Seviyor olmak son nokta degil mi?Kendinden fazla içemeyene alkolik deniyor da , kendi sevdiğinden fazla sevebilen varmı da bir ad takılamıyor sevgilinin dısında. (Tolga Erdem)
* Bir satır sesin kalmış onuda dün dinledim. (Gökçehan Daçe)
* Ben seninle birlikte yaşlanabilecek kadar erken yola çıkmayı istemiştim. (Küçük İskender)
* Gece yarısı kapınızın yumruklanması gibi olur , öpüşürken gözlerinizi yummanız. (Küçük İskender)
* Aşk ,bir kişi ile geriye kalan herkes arasındaki farkın, çok fazla abartılmasıdır. (Bernard Shaw)
* Beni en çok kahreden; bana yalan söylemen değil , birdaha sana inanmayacak olmamdır.(Victor Hugo)
* Bir erkek , her kadınla mutlu olabilir.Yeterki ona aşık olmasın.(Oscar Wilde)
* İki şey: aşk ve şiir, mutsuzlukla beslenir biri, biri ona dönüşür.Biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası.Kim istemez mutlu olmayı, Mutsuzluğa da var mısın?İnsan süsüdür günah. (Cemal Süreya)
* Gerçek değer ; gelmesi boşluk dolduran değil , gitmasi boşluk yaratandır. (Özdemir Asaf)
* Bir kez geçer , bir insan bir karşıya .Ondan sonra artık herşey karşı'dır.(Özdemir Asaf)
* Sevgilisinden ayrılan bir erkeğin suratının rengi değişir, kadının ise saçının rengi. (Can Dündar)
*Bil ki; yaşadıklarınla değil, yaşattıklarınla anılırsın ve unutma; ne yaşattıysan elbet birgün onu yaşarsın. (L.N.Tolstoy)
* Korkar olduk artık "Seviyorum" demeye.Kimi sahiden değiyor sevmeye, kimi ise pişman ediyor sevdiğine.(Cemal Süreya)
* İnsanın zamanı varsa, herşeyin gelmesini beklemeye mecburdur.Her şeyi varsa eğer; zamanın geçmesini beklemeye mahkumdur. (Özdemir Asaf)
* Hayat, kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersiniz ayak parmaklarınız isyan eder, aşağı çekersiniz omuzlarınız titrer ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çekerek, rahat bir uyku uyumayı başarır.(Can Dündar)
* Ayrılığın hakkını ver, anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı.Kalmayı beceremedin, bari gitmesini öğren.(Okan Savcı)
* Kadınlar duyduklarına aşık olur, erkeklerse gördüklerine.O yüzden kadınlar makyaj yapar, erkekler ise yalan söyler. (Cemal Safi)
* Çok İstanbul'umdur ben; ne trafiğim biter, ne yağmurum.Mesela uyumam.Birileri vardır mutlaka nöbetimi tutan.Bir tek sensin boğazıma takılan. (Ceyhun Yılmaz)
* Ağızdan ağıza izmarit gibi gezmek olmaz.Tek bir ciğere gireceksin.Seni de kimse benim gibi içine çekemeyecek.Göreceksin. (Okan Savcı)
* Hani derler ya "Ben sensiz yaşayamam" diye. İşte ben onlardan değilim."Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım." (Nazım Hikmet Ran)
* Gerçek dost; düştüğünde sana yardım eden değil, seni düşürmemek için düşmeyi göze alan kişidir.(Goethe)
* Beni gözünün önüne getir ve ne olur oradan ayırma.(Özgür Gümüşsoy)
* Ne garip şeydir şu mutluluk! Gitti mi gider.Çağırsan gelmez.Gelse de kalmaz.Kalsa da yetmez! (Sunay Akın)
*N kadar silersen sil.Ya yırtılır defterin ya da izi kalır cümlelerin.(Cemal Süreya)
* İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz; ben seni, sen kendini.(Sunay Akın)
* Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz. (Civan Canova)
* Yaşadıkça düzelmiyordu hayat, tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin. (Elif Şafak)
* Ülkenin farklı şehirleriydik.Ben sürgün yeri, sen başkent.İsyan hep sende başlardı.Cezasını çekmek hep bana kalırdı. (Can Yücel)
* Seninle ben çaydanlık gibiyiz.Ben üst kısmıyım sen alt kısmı, büyüksün ya!Aramızda şöyle bir fark var; ben sensiz de demlenirim, ama senbensiz ancak su kaynatırsın. (Küçük İskender)
* İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur, ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz. (Maya Angelou)
* Bazen ,günün geçmişi iz bırakır insanda ;işte o zaman beni benim gibi hatta benden daha çok düşünecek birisine ihtiyaç duyarım, kaybolmamak için. (Tolga Erdem)
* Eteğin olduğu yerde etik olmaz. (Özgür Gürkan)
* Beni soracak olursan, aynı tas aynı hamam.Tellaklar değişiyor lakin kese aynı; hergün bir kat daha alıyor benden. (Tolga Erdem)
* Umulmadık anda arayan eski sevgililer ikiye ayrılır : 1) Canı çekenler 2) Acı çekenler (Bilmiyorum)
* Some peaople are wise, some are otherwise. (Bilmiyorum)
* Hangi yalan korkutur kii beni artık, ben sana inandım. (Özgür Gürkan)
* O senin günlüğün, ne yazarsan onu okursun. (Gökçehan Daçe)
* Gitti... ve ben hala ana avrat seviyorum ardından.(Cezmi Ersöz)
* Anladım ki ağaçlar toprağa acı verdikçe büyüyor.(Yılmaz Erdoğan)
* Kulaktan kulağa oynamaya benzer AŞK... sen ona söylersin seni seviyorum diye, o bir başkasına (Cezmi Ersöz)
* İlla birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin... Gördüğünü herkes sever ama sen asıl görmediklerini seveceksin... Sözde değil özde aşk istiyorsan şayet; "TEN"e değil, "CAN"a değeceksin!.. (Mevlana)
* Terinin tuzunun dudağımda ki uçuğu yakmasını özleyeceğim aklıma gelmezdi.(Tolga Erdem)
* Tanrı O'nu yaratırken, sanki benim fikrimi de almıştı. (Berk Olgaç)
* Hayalleri yaşamak "O" 'na olduğu kadar "SANA" da ağır; hafifletebilmek güç ister...hayal gücü derler ama, hikaye "biz" 'i tekil şahıs olarak kullanabildiğin zaman anlam kazanır. (Tolga Erdem)
*Cocuk oyuncagina donen seylerin kaderleri iyi bakilmadiklari, ve sahip cikilmadiklari surece kirilmaktir. (Tolga Erdem)
*Sünepe yüreklere girmiyorum...adam gibi durmayadir çabam kadın olanın yanında ... (Tolga Erdem)
*çabala/mala/rın, bek/le/nti/me/lerin gereksiz ve son/uç/suz olduğuna inanman için dürtülüyorsan hayat tarafından, pupa yelken demenin zamanı geliyordur. (Tolga Erdem)
*Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yürütülmez.(Arthur Schopenhauer)
*Hata yapmayan bir insan genellikle hiçbir şey yapmıyordur.(William Conor Magee)
*"bir şiire ilham oldun mu sen hiç? ya da resme, ya bir şarkıya… bana bunu söyle; kalanını zaten hepimiz yaşıyoruz." (C.Aydın)
* Benimle savaşma; kazanırsan kaybedersin. (Hülya Erkoçak)
* Seveni mahçup etmedik ama sevdiğimize,kendimizi sevdiremedik.Çünkü; ya sevmesini bilemedik,yada haddinden fazla sevdik. (Yılmaz Erdoğan)
* Haddinden fazla sevebilir mi insan acaba, ya da oyle bir hudut varmı?Seviyor olmak son nokta degil mi?Kendinden fazla içemeyene alkolik deniyor da , kendi sevdiğinden fazla sevebilen varmı da bir ad takılamıyor sevgilinin dısında. (Tolga Erdem)
* Bir satır sesin kalmış onuda dün dinledim. (Gökçehan Daçe)
* Ben seninle birlikte yaşlanabilecek kadar erken yola çıkmayı istemiştim. (Küçük İskender)
* Gece yarısı kapınızın yumruklanması gibi olur , öpüşürken gözlerinizi yummanız. (Küçük İskender)
* Aşk ,bir kişi ile geriye kalan herkes arasındaki farkın, çok fazla abartılmasıdır. (Bernard Shaw)
* Beni en çok kahreden; bana yalan söylemen değil , birdaha sana inanmayacak olmamdır.(Victor Hugo)
* Bir erkek , her kadınla mutlu olabilir.Yeterki ona aşık olmasın.(Oscar Wilde)
* İki şey: aşk ve şiir, mutsuzlukla beslenir biri, biri ona dönüşür.Biliyorsun ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası.Kim istemez mutlu olmayı, Mutsuzluğa da var mısın?İnsan süsüdür günah. (Cemal Süreya)
* Gerçek değer ; gelmesi boşluk dolduran değil , gitmasi boşluk yaratandır. (Özdemir Asaf)
* Bir kez geçer , bir insan bir karşıya .Ondan sonra artık herşey karşı'dır.(Özdemir Asaf)
* Sevgilisinden ayrılan bir erkeğin suratının rengi değişir, kadının ise saçının rengi. (Can Dündar)
*Bil ki; yaşadıklarınla değil, yaşattıklarınla anılırsın ve unutma; ne yaşattıysan elbet birgün onu yaşarsın. (L.N.Tolstoy)
* Korkar olduk artık "Seviyorum" demeye.Kimi sahiden değiyor sevmeye, kimi ise pişman ediyor sevdiğine.(Cemal Süreya)
* İnsanın zamanı varsa, herşeyin gelmesini beklemeye mecburdur.Her şeyi varsa eğer; zamanın geçmesini beklemeye mahkumdur. (Özdemir Asaf)
* Hayat, kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersiniz ayak parmaklarınız isyan eder, aşağı çekersiniz omuzlarınız titrer ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çekerek, rahat bir uyku uyumayı başarır.(Can Dündar)
* Ayrılığın hakkını ver, anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı.Kalmayı beceremedin, bari gitmesini öğren.(Okan Savcı)
* Kadınlar duyduklarına aşık olur, erkeklerse gördüklerine.O yüzden kadınlar makyaj yapar, erkekler ise yalan söyler. (Cemal Safi)
* Çok İstanbul'umdur ben; ne trafiğim biter, ne yağmurum.Mesela uyumam.Birileri vardır mutlaka nöbetimi tutan.Bir tek sensin boğazıma takılan. (Ceyhun Yılmaz)
* Ağızdan ağıza izmarit gibi gezmek olmaz.Tek bir ciğere gireceksin.Seni de kimse benim gibi içine çekemeyecek.Göreceksin. (Okan Savcı)
* Hani derler ya "Ben sensiz yaşayamam" diye. İşte ben onlardan değilim."Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım." (Nazım Hikmet Ran)
* Gerçek dost; düştüğünde sana yardım eden değil, seni düşürmemek için düşmeyi göze alan kişidir.(Goethe)
* Beni gözünün önüne getir ve ne olur oradan ayırma.(Özgür Gümüşsoy)
* Ne garip şeydir şu mutluluk! Gitti mi gider.Çağırsan gelmez.Gelse de kalmaz.Kalsa da yetmez! (Sunay Akın)
*N kadar silersen sil.Ya yırtılır defterin ya da izi kalır cümlelerin.(Cemal Süreya)
* İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz; ben seni, sen kendini.(Sunay Akın)
* Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz. (Civan Canova)
* Yaşadıkça düzelmiyordu hayat, tıpkı yaşlanmakla büyümediği gibi kişinin. (Elif Şafak)
* Ülkenin farklı şehirleriydik.Ben sürgün yeri, sen başkent.İsyan hep sende başlardı.Cezasını çekmek hep bana kalırdı. (Can Yücel)
* Seninle ben çaydanlık gibiyiz.Ben üst kısmıyım sen alt kısmı, büyüksün ya!Aramızda şöyle bir fark var; ben sensiz de demlenirim, ama senbensiz ancak su kaynatırsın. (Küçük İskender)
* İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur, ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz. (Maya Angelou)
* Bazen ,günün geçmişi iz bırakır insanda ;işte o zaman beni benim gibi hatta benden daha çok düşünecek birisine ihtiyaç duyarım, kaybolmamak için. (Tolga Erdem)
* Eteğin olduğu yerde etik olmaz. (Özgür Gürkan)
* Beni soracak olursan, aynı tas aynı hamam.Tellaklar değişiyor lakin kese aynı; hergün bir kat daha alıyor benden. (Tolga Erdem)
* Umulmadık anda arayan eski sevgililer ikiye ayrılır : 1) Canı çekenler 2) Acı çekenler (Bilmiyorum)
* Some peaople are wise, some are otherwise. (Bilmiyorum)
* Hangi yalan korkutur kii beni artık, ben sana inandım. (Özgür Gürkan)
* O senin günlüğün, ne yazarsan onu okursun. (Gökçehan Daçe)
* Gitti... ve ben hala ana avrat seviyorum ardından.(Cezmi Ersöz)
* Anladım ki ağaçlar toprağa acı verdikçe büyüyor.(Yılmaz Erdoğan)
* Kulaktan kulağa oynamaya benzer AŞK... sen ona söylersin seni seviyorum diye, o bir başkasına (Cezmi Ersöz)
* İlla birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin... Gördüğünü herkes sever ama sen asıl görmediklerini seveceksin... Sözde değil özde aşk istiyorsan şayet; "TEN"e değil, "CAN"a değeceksin!.. (Mevlana)
* Terinin tuzunun dudağımda ki uçuğu yakmasını özleyeceğim aklıma gelmezdi.(Tolga Erdem)
* Tanrı O'nu yaratırken, sanki benim fikrimi de almıştı. (Berk Olgaç)
* Hayalleri yaşamak "O" 'na olduğu kadar "SANA" da ağır; hafifletebilmek güç ister...hayal gücü derler ama, hikaye "biz" 'i tekil şahıs olarak kullanabildiğin zaman anlam kazanır. (Tolga Erdem)
*Cocuk oyuncagina donen seylerin kaderleri iyi bakilmadiklari, ve sahip cikilmadiklari surece kirilmaktir. (Tolga Erdem)
*Sünepe yüreklere girmiyorum...adam gibi durmayadir çabam kadın olanın yanında ... (Tolga Erdem)
*çabala/mala/rın, bek/le/nti/me/lerin gereksiz ve son/uç/suz olduğuna inanman için dürtülüyorsan hayat tarafından, pupa yelken demenin zamanı geliyordur. (Tolga Erdem)
*Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yürütülmez.(Arthur Schopenhauer)
*Hata yapmayan bir insan genellikle hiçbir şey yapmıyordur.(William Conor Magee)
*"bir şiire ilham oldun mu sen hiç? ya da resme, ya bir şarkıya… bana bunu söyle; kalanını zaten hepimiz yaşıyoruz." (C.Aydın)
Başkentte Koltuk Meyhaneleri (Rıza Polat Akkoyunlu)
İşte böyle kardeşim,
İşte böyle Salih,
akşamlar olmıya görsün bir kez,
Buğusu üstünde bir somun gibi tütmeye başlar,
Gözümde arkadaşlar,
Gözümde bu dertli kent'in en dertli yeri:
Koltuk meyhaneleri!..
Bağlasalar duramam Salih,
İple çekerim paydos zilinin çalmasını..
Boşsa cebim,
Daktilo kızlardan borç alıp "Derdalan"parasını,
Herkesten önce ben düşerim o yere,
O yerdeki köşeme,
Yumulurum şişeme..
alışılmış bir düzendir bu bozulmaz,
Daha ilk bardakta bir sökündür başlar,
Her günkü arkadaşlar
işe küskün
cebe dargın,
Yorgun argın
Boy verirler şöyle bir bir!
Gene en başta Mehmet İspir,
arkasından Zavrak İsmail'le postacı Kemal,
Hüzzam Hayri,Teğmen Ali,emekli Nedim...
Derken efendim,
Gözlerinde gülüşlerin en tatlısı,koltuğunda ney,
Hey gidi günler hey!
O herkesin bildiği eski spiker.
Doğan Ülker!...
Bu yerlerde harcadım Salih;işte bu yerlerde,
O pırlanta gençliğimin neyse bütün varını...
Düşünmedim yarını,
Düşünmedim
Karların böyle birdenbire bastırıp,birdenbire yağacağını
Ve bu yerlerin bizi,
alınterimizi
Sağmal bir inek gibi sağacağını,
Düşünmedim kardeşim,düşünmedim...
Sararan yapraklarıyla geldi güz,
uçtu gençlik, çatladı nar!
Örtük bütün kapılar!
Gayrı elden ne gelir?
Olan oldu,biten bitti..
Orhan'la Cahit bile bu uğurda gitti!..
Bu uğurda gitti Macar Mustafa'yla Kerim Renda
sebzeci Ali,eski Ramo,tornacı Hikmet,balıkçı Haydar...
Ne o?Gözlerimmi doldu?
ayıplama be Salih.
ayıiplama be kardeşim!
Benimde işte şurada,
Şuracıkta,şu kıllı göğsümün altında,
ama kimse bilmez!
Kimse bilmez kardeşim nasıl bir insan olduğumu
Akşamları niçin böyle bardaklarla boşalıp,
Bardaklarla dolduğumu
Kimse bilmez...
Dün yine aybaşıydı,
olmaz olsun,
Delik geniş yama dar!
Gözlerimin önünden geçtiler şöyle bir bir,
Asık suratlı alacaklılar!..
Utancımdan uğrayamadım semtine kasapla manavın
Geçemedim dükkanın önünden bakkal Mustafa'nın
ağlamaklı bir ah çekip yürekten,.
Suçlu bir insan gibi saklanıp gizlenerekten
Biliyorum Salih, biliyorum,
Küfretmişlerdir gene,gelmişime geçmişime!
ama neylersin,
Bu ayda veremedim ev kirasını,
Ve bu sabah tutuşturup eline beş on kuruşluk yol parasını,
"Seni annen istiyormuş!"dedim,
El kızını sepetledim!
Ben böyle olacak adammıydım, böyle olacak adammıydım Salih?
Neyleyim elimden tutmadı talih...
"Kader böyle imiş ne söylesem boş!..."
İçsem şaraptan,
İçmesem ıstıraptan,
Sarhoşum Salih,sarhoş
Rıza Polat Akkoyunlu
İşte böyle Salih,
akşamlar olmıya görsün bir kez,
Buğusu üstünde bir somun gibi tütmeye başlar,
Gözümde arkadaşlar,
Gözümde bu dertli kent'in en dertli yeri:
Koltuk meyhaneleri!..
Bağlasalar duramam Salih,
İple çekerim paydos zilinin çalmasını..
Boşsa cebim,
Daktilo kızlardan borç alıp "Derdalan"parasını,
Herkesten önce ben düşerim o yere,
O yerdeki köşeme,
Yumulurum şişeme..
alışılmış bir düzendir bu bozulmaz,
Daha ilk bardakta bir sökündür başlar,
Her günkü arkadaşlar
işe küskün
cebe dargın,
Yorgun argın
Boy verirler şöyle bir bir!
Gene en başta Mehmet İspir,
arkasından Zavrak İsmail'le postacı Kemal,
Hüzzam Hayri,Teğmen Ali,emekli Nedim...
Derken efendim,
Gözlerinde gülüşlerin en tatlısı,koltuğunda ney,
Hey gidi günler hey!
O herkesin bildiği eski spiker.
Doğan Ülker!...
Bu yerlerde harcadım Salih;işte bu yerlerde,
O pırlanta gençliğimin neyse bütün varını...
Düşünmedim yarını,
Düşünmedim
Karların böyle birdenbire bastırıp,birdenbire yağacağını
Ve bu yerlerin bizi,
alınterimizi
Sağmal bir inek gibi sağacağını,
Düşünmedim kardeşim,düşünmedim...
Sararan yapraklarıyla geldi güz,
uçtu gençlik, çatladı nar!
Örtük bütün kapılar!
Gayrı elden ne gelir?
Olan oldu,biten bitti..
Orhan'la Cahit bile bu uğurda gitti!..
Bu uğurda gitti Macar Mustafa'yla Kerim Renda
sebzeci Ali,eski Ramo,tornacı Hikmet,balıkçı Haydar...
Ne o?Gözlerimmi doldu?
ayıplama be Salih.
ayıiplama be kardeşim!
Benimde işte şurada,
Şuracıkta,şu kıllı göğsümün altında,
ama kimse bilmez!
Kimse bilmez kardeşim nasıl bir insan olduğumu
Akşamları niçin böyle bardaklarla boşalıp,
Bardaklarla dolduğumu
Kimse bilmez...
Dün yine aybaşıydı,
olmaz olsun,
Delik geniş yama dar!
Gözlerimin önünden geçtiler şöyle bir bir,
Asık suratlı alacaklılar!..
Utancımdan uğrayamadım semtine kasapla manavın
Geçemedim dükkanın önünden bakkal Mustafa'nın
ağlamaklı bir ah çekip yürekten,.
Suçlu bir insan gibi saklanıp gizlenerekten
Biliyorum Salih, biliyorum,
Küfretmişlerdir gene,gelmişime geçmişime!
ama neylersin,
Bu ayda veremedim ev kirasını,
Ve bu sabah tutuşturup eline beş on kuruşluk yol parasını,
"Seni annen istiyormuş!"dedim,
El kızını sepetledim!
Ben böyle olacak adammıydım, böyle olacak adammıydım Salih?
Neyleyim elimden tutmadı talih...
"Kader böyle imiş ne söylesem boş!..."
İçsem şaraptan,
İçmesem ıstıraptan,
Sarhoşum Salih,sarhoş
Rıza Polat Akkoyunlu
Nokta Noktam (Rıza Polat Akkoyunlu)
Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım
Beni anlatmış sana ve sen ona
"Unuttum artık onu" demişsin.
Hem bu sözü gülerek,
Medar-ı iftihar ile söylemişsin.
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Çünkü unutmak için
önce unutulmak gerek
Oysaki sen,
Hala bende esen,
Eski kavak yelisin.
Unutamazsın...
Kan değil, tüküremezsin,
Ruj değil, silemezsin
Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım
İki heceli erkek adımı
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Seninle biz, hâlâ bir kabukta
İki badem içi gibiyiz.
Baharsın; kokacaksın
Güneşsin; yakacaksın.
Sabah yatağım kadar rüya dolu
Sabah yatağım kadar sıcaksın
Unutamam
Unutamazsın!
Şimdilik bu kadar.
Öbür mektubuma daha diyeceklerim var
Darılma bana, gücenme sakın
Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
Binlerce selam sana.
Rıza Polat Akkoyunlu
Beni anlatmış sana ve sen ona
"Unuttum artık onu" demişsin.
Hem bu sözü gülerek,
Medar-ı iftihar ile söylemişsin.
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Çünkü unutmak için
önce unutulmak gerek
Oysaki sen,
Hala bende esen,
Eski kavak yelisin.
Unutamazsın...
Kan değil, tüküremezsin,
Ruj değil, silemezsin
Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım
İki heceli erkek adımı
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Seninle biz, hâlâ bir kabukta
İki badem içi gibiyiz.
Baharsın; kokacaksın
Güneşsin; yakacaksın.
Sabah yatağım kadar rüya dolu
Sabah yatağım kadar sıcaksın
Unutamam
Unutamazsın!
Şimdilik bu kadar.
Öbür mektubuma daha diyeceklerim var
Darılma bana, gücenme sakın
Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
Binlerce selam sana.
Rıza Polat Akkoyunlu
Yaşayabilme İhtimali (Yılmaz Erdoğan)
Soğuk ve şehirlerarası
Otobüslerde vazgectim
Cocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam…
Ben seninle birgün veyselkaranide haşlama
Yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(Ankarada karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı
O zaman) özlemeye başladım herkesi..ve bu hasret
Öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye
Başladım sonra..
Bizim kemalettin tuğcularımız vardı…
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
Kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor
Oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla…
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu,
Pütürlü duvarlara ve türk dil kurumuna inat bir
Türkçeyle…ağbilerimizden öğrendik, ş harfinden
Orak çekiç figürleri türetmeyi..
Ankaraya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu
Haber bültenleri..
Oysa ankarada hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
(sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik
Dikenleri saymazsak..)
Ankaraya usul usul kurşun yağıyordu..ve belli bir
Saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber
Bültenleri..oysa hiç kurşun yaram olmadı benim..
Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım..
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm
Sadece..
Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama sen
Yoktun..ben, senin beni sevebilme ihtimalini
Seviyordum, suni tenefüs saatlerinde..okul servisi seni hep
Zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu..ben,
Senin benimle tunalı hilmi caddesine gelebilme ihtimalini
Seviyordum..
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır
Gevrekliğini..sonra otobüs oluyordum,
Kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü..
Ne yana baksam dağ ve denizsanıyordum Muş ovasının yalancı
Maviliğini…otobüs oluyordum bir süre..yanımızdan geçen
Kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının
Garantisinde..
Otobüs oluyordum…bir ülkeden bir iç ülkeye..çocukluğuma
Yaklaştıkça büyüyordum…
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın
Listesinin..
Korkuyordum..sonra iniyordum otobüsten..çarşıdan bizim
Eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün
En çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum..çünkü
Sonunda annem oluyordum babam kokuyordum sonunda…
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim,
Çocuk olmaktan..
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam…
Ben seninle bir gün vandaki bir kahvaltı salonunda…
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir
Yol
Üstü lokantasında…
Ben seninle, ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında
Bakan doğubeyazıtın herhangi bir toprak damında…
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında
Olma
İhtimalini sevdim…
Ben senin,
Beni sevebilme ihtimalini sevdim
Yılmaz Erdoğan
Otobüslerde vazgectim
Cocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam…
Ben seninle birgün veyselkaranide haşlama
Yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(Ankarada karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı
O zaman) özlemeye başladım herkesi..ve bu hasret
Öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye
Başladım sonra..
Bizim kemalettin tuğcularımız vardı…
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
Kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor
Oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla…
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu,
Pütürlü duvarlara ve türk dil kurumuna inat bir
Türkçeyle…ağbilerimizden öğrendik, ş harfinden
Orak çekiç figürleri türetmeyi..
Ankaraya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu
Haber bültenleri..
Oysa ankarada hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
(sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik
Dikenleri saymazsak..)
Ankaraya usul usul kurşun yağıyordu..ve belli bir
Saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber
Bültenleri..oysa hiç kurşun yaram olmadı benim..
Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım..
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm
Sadece..
Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama sen
Yoktun..ben, senin beni sevebilme ihtimalini
Seviyordum, suni tenefüs saatlerinde..okul servisi seni hep
Zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu..ben,
Senin benimle tunalı hilmi caddesine gelebilme ihtimalini
Seviyordum..
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır
Gevrekliğini..sonra otobüs oluyordum,
Kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü..
Ne yana baksam dağ ve denizsanıyordum Muş ovasının yalancı
Maviliğini…otobüs oluyordum bir süre..yanımızdan geçen
Kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının
Garantisinde..
Otobüs oluyordum…bir ülkeden bir iç ülkeye..çocukluğuma
Yaklaştıkça büyüyordum…
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın
Listesinin..
Korkuyordum..sonra iniyordum otobüsten..çarşıdan bizim
Eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün
En çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum..çünkü
Sonunda annem oluyordum babam kokuyordum sonunda…
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim,
Çocuk olmaktan..
Ve beslenme çantamda
Otlu peynir kokusuydu babam…
Ben seninle bir gün vandaki bir kahvaltı salonunda…
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir
Yol
Üstü lokantasında…
Ben seninle, ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında
Bakan doğubeyazıtın herhangi bir toprak damında…
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında
Olma
İhtimalini sevdim…
Ben senin,
Beni sevebilme ihtimalini sevdim
Yılmaz Erdoğan
ETME (Mevlana)
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!
Mevlana (Şems'in gidişinin ardından soyledikleri)
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!
Mevlana (Şems'in gidişinin ardından soyledikleri)
28 Eylül 2010 Salı
Kolay Değil (Ünata Akkoyunlu)
O kadar kolay olmamalı sevmek
Yorulmalısın,
Demirden dağ olsan da
Aşkına söğüt dalı
Kırılmalısın...
Bir orman yangınına tutsak yüreğin
Yürekten yanmalısın!
O kadar kolay olmamalı sevmek
Aşk "Acıların Türbesi" olsa da artık
Alnını,acıların duvarına yaslamalısın.
Bir kez dokunsa eline yar
Kökünde su bulmuş kuru b,r ağaç gibi
Tırnaktan tepeye sarsılmalısın!
Ve haddine düşerse eğer ,
Üç gülüp beş ağlamalısın
... O kadar kolay olmamalı sevmek.
Ünata Akkoyunlu
Yorulmalısın,
Demirden dağ olsan da
Aşkına söğüt dalı
Kırılmalısın...
Bir orman yangınına tutsak yüreğin
Yürekten yanmalısın!
O kadar kolay olmamalı sevmek
Aşk "Acıların Türbesi" olsa da artık
Alnını,acıların duvarına yaslamalısın.
Bir kez dokunsa eline yar
Kökünde su bulmuş kuru b,r ağaç gibi
Tırnaktan tepeye sarsılmalısın!
Ve haddine düşerse eğer ,
Üç gülüp beş ağlamalısın
... O kadar kolay olmamalı sevmek.
Ünata Akkoyunlu
Biraz Değiştim (Can Yücel)
Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
Değiştim,
Unutamadığım s...özlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!
Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma,
Kesin değil!
Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!
Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!
Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum...
Can Yücel
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…
Değiştim,
Unutamadığım s...özlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!
Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım –ma,
Kesin değil!
Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda…
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!
Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!
Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum...
Can Yücel
25 Eylül 2010 Cumartesi
Yine Güneş Doğuyor
Aydınlığa beş kala, ışıkları yanıyor hala sokak lambalarının
Bende ki fener de sönmedi yine
Yada ben söndürülecek fenerleri karıştırıyorum
Çok yoruldu beden, ruh desen benden beter
Hala karıştırıyorum alacakaranlıkla,sabaha karşıyı
İkisinde de yaşıyorum aynı sancıyı
Yavaş yavaş nefesler gezinmeye başladı sokaklarda
Nefessizliğimde hissediyorum hepsini, gidiyorlar
Yine güneş doğuyor, ve ben tek tek ışıkları sayıyorum pencerelerde
Biliyorum ki yanıyorsa orda da bir ben var
Hep aynı,aydınlığı karşılıyorum bu karanlıkta
Bililyorum ,hayat devam edecek, bugunde geçecek dun gibi
Yine Güneş Doğuyor
TERDEM
Bende ki fener de sönmedi yine
Yada ben söndürülecek fenerleri karıştırıyorum
Çok yoruldu beden, ruh desen benden beter
Hala karıştırıyorum alacakaranlıkla,sabaha karşıyı
İkisinde de yaşıyorum aynı sancıyı
Yavaş yavaş nefesler gezinmeye başladı sokaklarda
Nefessizliğimde hissediyorum hepsini, gidiyorlar
Yine güneş doğuyor, ve ben tek tek ışıkları sayıyorum pencerelerde
Biliyorum ki yanıyorsa orda da bir ben var
Hep aynı,aydınlığı karşılıyorum bu karanlıkta
Bililyorum ,hayat devam edecek, bugunde geçecek dun gibi
Yine Güneş Doğuyor
TERDEM
23 Eylül 2010 Perşembe
Bir Varmış Bir Varmış
Her masal bir varmış bir yokmuş diye başlar.
Neden yıkarlar insanın hayallerini anlamam , masallar hayal değil midir?
Hayal değil midir bizi hayata bağlayan, masallar ihtimalleri tetiklemez mi?
Bana doktor olma ihtimali olmayan sağlıklı bir çocuk gösterin
Bir çocuk gösterin ki örümcek adamla beraber atlamasın oradan oraya.
Sevgilileri gösterin ayrılma veya birleşme ihtimali olmayan.
Aşık olma ihtimali olmayan birisini gösterebilir misiniz?
Emin olabilir misiniz yarın sabah kahkahalarla uyanmayacağınızdan?
Siz benim sabah aynaya gülümseme hayalimi niye yıkıyorsunuz?
Yarın tekrar sevebilme ihtimalimi neden yok ediyorsunuz ,
Kendinin sevilebilme ihtimali bile sevilebilirken şiirlerde.
Siz benim oğlumun Polis olup kötü adamları yakalaması ihtimalini yok edemezsiniz.
Yoksa kötü adam siz misiniz?
Hansel ile Gratel ‘e nasıl hesap verirsiniz çikolata yemezseniz.
Bilmez misiniz doğru sözün teminatının pinokyo’nun bir var olup bir yok olmamasına bağlı olduğunu?
Siz benim kızımın anne olma hayalini yıkamazsınız,
Çocuğunuza kaynana olur kaçacak delik ararsınız.
Siz benim sevdiklerimle arama giremezsiniz.
Hayalleri paylaşırım ben bu masalda.
Kim bilir benim tekrar yastık altında parmak hesabı yapmayacağımı.
Tekrar heyecanlanmayacağımı Sezen’den Kimler geldi Kimler Geçti’yi dinlerken.
Kim bilir direksiyonda şekerleme yaparken tekrar merak edilmeyeceğimi.
Unutma Beni Unutama Beni derken gözümün yaşarmayacağını.
İşte O demeyeceğimin garantisini hanginiz verebilirsiniz?
İçimde tomurcuklanan bahara kar yağıp yağmayacağını kim bilir ?
Cevabı duyamadım ;
Ya hiç yokmuş ya da ,
Bir Varmış Bir Varmış
TERDEM
Neden yıkarlar insanın hayallerini anlamam , masallar hayal değil midir?
Hayal değil midir bizi hayata bağlayan, masallar ihtimalleri tetiklemez mi?
Bana doktor olma ihtimali olmayan sağlıklı bir çocuk gösterin
Bir çocuk gösterin ki örümcek adamla beraber atlamasın oradan oraya.
Sevgilileri gösterin ayrılma veya birleşme ihtimali olmayan.
Aşık olma ihtimali olmayan birisini gösterebilir misiniz?
Emin olabilir misiniz yarın sabah kahkahalarla uyanmayacağınızdan?
Siz benim sabah aynaya gülümseme hayalimi niye yıkıyorsunuz?
Yarın tekrar sevebilme ihtimalimi neden yok ediyorsunuz ,
Kendinin sevilebilme ihtimali bile sevilebilirken şiirlerde.
Siz benim oğlumun Polis olup kötü adamları yakalaması ihtimalini yok edemezsiniz.
Yoksa kötü adam siz misiniz?
Hansel ile Gratel ‘e nasıl hesap verirsiniz çikolata yemezseniz.
Bilmez misiniz doğru sözün teminatının pinokyo’nun bir var olup bir yok olmamasına bağlı olduğunu?
Siz benim kızımın anne olma hayalini yıkamazsınız,
Çocuğunuza kaynana olur kaçacak delik ararsınız.
Siz benim sevdiklerimle arama giremezsiniz.
Hayalleri paylaşırım ben bu masalda.
Kim bilir benim tekrar yastık altında parmak hesabı yapmayacağımı.
Tekrar heyecanlanmayacağımı Sezen’den Kimler geldi Kimler Geçti’yi dinlerken.
Kim bilir direksiyonda şekerleme yaparken tekrar merak edilmeyeceğimi.
Unutma Beni Unutama Beni derken gözümün yaşarmayacağını.
İşte O demeyeceğimin garantisini hanginiz verebilirsiniz?
İçimde tomurcuklanan bahara kar yağıp yağmayacağını kim bilir ?
Cevabı duyamadım ;
Ya hiç yokmuş ya da ,
Bir Varmış Bir Varmış
TERDEM
20 Eylül 2010 Pazartesi
Ben Baba Olmasaydım Eğer
Ben baba olamasaydım eğer ,
Oğlumun gece uykularına gitarımla eşlik etmenin terapisini bilemezdim.
Altını değistirirken sindirim sistemi konusunda yorum yapma kabiliyetimi geliştiremezdim.
Sabah 6 da sahilde yürüyüşün ne demek olduğunu göremezdim.
Simitçi ile kahvaltı etmenin neler oğretecegini bilemezdim.
Bir Pazar sabahı kimseye haber vermeden şehirden kaçmanın verdiği hazzı yaşayamazdım.
Muhtemelen hiçbir hastaneden çıkartılmazdım oğlumu ağlatıyorsunuz diye hemşireye giriştiğim için.
Diyetisyeni kebepçıya davet etmezdim.
Paranoyalarım olmazdı butun evi 24 saat gözetim altında tutacak kadar.
Bir baba için evlat ne demek bilemez ve onca çaba sarfetmezdim bu özleme son vermek adına.
Çarpısmazdım onca zorlukla , sıkıntıyla.
Ağlamazdım o da ağlıyor diye , veya gülmezdim tebessümüne.
Ateşi benide yakmazdı sabaha karşı .
Başında hatta o kucucuk yatakta sabaha kadar belim kopmadan duramazdım .
Heryerde kendimi unutan ben ; biberon , ıslak mendil , mama , bez , pişik kremi ve bibi yi hayatımda unutulmayacakların basına koymayacaktım evden cıkarken.
Fön makinesinin sadece sac kurutmaya veya elektrik süpürgesinin sadece temizliğe yaramadıgını oğrenemeyecektim.
Tencere , tava , çaydanlık ve cezvenin ayrı ayrı veya birlikte ne kadar muhteşem bir orkestraya donuşebildigine şahit olmayacaktım.
Bir battaniyeye isim takıp (BİBİ)onunla duygusal bağ kurmayacaktım.
Bibi icin uzulmeyecek veya kilometrelerce yol gitmeyecektim oğlum ve kzım bibisiz uyuyamaz diye.
Bir dükkanın önundeki şeker makinasını görunce heyecanlanmayacaktım.
Oyuncakçılar kız arkadaslarıma aldıgım ayı tavşan gibi şeyler den daha fazla anlam taşımayacaktı.
Onların icindeki dünya ile tanışıp , örümcek adamla ağ atıp,ben ten ile donuşmeyecetim yaratıklara .
Saldırıp indirmeyecektim rafları oyuncakçılarda , mağaza yöneticisi ile papaz olup oynadığım tum oyuncakları satın almak zorunda kalmayacaktım.
Kale koymuslar mağazaya hadi mac yapalım diyip raflardaki oyuncakları yıkmanın zevkini yaşayamayacaktım.
Bir ayna ve makyaj malzemeleri ile saatlerce oynamayacaktım aşkımla.
Hiçbirzaman krem sürmek aklıma gelmeyecekti güzelleşmek adına.
Düğmesine bastığımız bebek konuşmayınca başlarına yıkmayacaktım mağazayı.
Alışveriş merkezinde scooter ile dolaşmanın ne kadar eğlenceli oldugunu bilmeyecektim.
Bir dudak bükmenin hayatımdaki herşeyi altüst edebildiğini öğrenemeyecektim.
Doğumgününün palyaço ,yüzboyası , balon,oyuncak ve arkadaşlarla eğlenmek oldugunu bilmeyecek ve üzülecektim yaşlanıyorum diye.
Gece yarısı havuza girmek icin hertürlü savaşa hazırlanmayacaktım.
Çizgifilm seyretmek için projeksyon ve perde aramayacaktım günlerce.
Hayatımda Marsupilemunun cesareti ve Caliunun saflığı olmayacaktı.
Kuzularım sendelediklerinde olduğu gibi Müfettiş Gadget misali kollarımın bacaklarımın uzama yetisi olduğunu keşfedemeyecektim.
Çimenlere basmayın yazısını ciğnenmesi gereken eğlenceli bir yasak olarak algılamayacaktım.
Trombolinde zıplayıp ; “abi çıkarmısın ordan bu çocuklar için ” gibi laf işitmeyecektim.
Çarpısan otomobillerin zevkini bir daha tadamayacaktım muhtemelen.
Kimseye yüzme öğretmeyecek , kollukları attığımızdaki birbirimize sarılıp kutlamanın ne kadar buyuk bir anlamı oldugunu bilemeyecektim.
Hiçbir hava tasıtı veya tünel bende avaz avaz bağırma dürtüsü yaratmayacaktı.
Saçım olmadı baba , veya olmadı kızım diye sokakta oynamak icin iki saat saç yapmaya uğraşmayacaktım.
Ben baba olmasaydım eğer ben olmayacaktım ,
Babamı anlamayacaktım ben ,
Baba olmasaydım eger.
TERDEM
Oğlumun gece uykularına gitarımla eşlik etmenin terapisini bilemezdim.
Altını değistirirken sindirim sistemi konusunda yorum yapma kabiliyetimi geliştiremezdim.
Sabah 6 da sahilde yürüyüşün ne demek olduğunu göremezdim.
Simitçi ile kahvaltı etmenin neler oğretecegini bilemezdim.
Bir Pazar sabahı kimseye haber vermeden şehirden kaçmanın verdiği hazzı yaşayamazdım.
Muhtemelen hiçbir hastaneden çıkartılmazdım oğlumu ağlatıyorsunuz diye hemşireye giriştiğim için.
Diyetisyeni kebepçıya davet etmezdim.
Paranoyalarım olmazdı butun evi 24 saat gözetim altında tutacak kadar.
Bir baba için evlat ne demek bilemez ve onca çaba sarfetmezdim bu özleme son vermek adına.
Çarpısmazdım onca zorlukla , sıkıntıyla.
Ağlamazdım o da ağlıyor diye , veya gülmezdim tebessümüne.
Ateşi benide yakmazdı sabaha karşı .
Başında hatta o kucucuk yatakta sabaha kadar belim kopmadan duramazdım .
Heryerde kendimi unutan ben ; biberon , ıslak mendil , mama , bez , pişik kremi ve bibi yi hayatımda unutulmayacakların basına koymayacaktım evden cıkarken.
Fön makinesinin sadece sac kurutmaya veya elektrik süpürgesinin sadece temizliğe yaramadıgını oğrenemeyecektim.
Tencere , tava , çaydanlık ve cezvenin ayrı ayrı veya birlikte ne kadar muhteşem bir orkestraya donuşebildigine şahit olmayacaktım.
Bir battaniyeye isim takıp (BİBİ)onunla duygusal bağ kurmayacaktım.
Bibi icin uzulmeyecek veya kilometrelerce yol gitmeyecektim oğlum ve kzım bibisiz uyuyamaz diye.
Bir dükkanın önundeki şeker makinasını görunce heyecanlanmayacaktım.
Oyuncakçılar kız arkadaslarıma aldıgım ayı tavşan gibi şeyler den daha fazla anlam taşımayacaktı.
Onların icindeki dünya ile tanışıp , örümcek adamla ağ atıp,ben ten ile donuşmeyecetim yaratıklara .
Saldırıp indirmeyecektim rafları oyuncakçılarda , mağaza yöneticisi ile papaz olup oynadığım tum oyuncakları satın almak zorunda kalmayacaktım.
Kale koymuslar mağazaya hadi mac yapalım diyip raflardaki oyuncakları yıkmanın zevkini yaşayamayacaktım.
Bir ayna ve makyaj malzemeleri ile saatlerce oynamayacaktım aşkımla.
Hiçbirzaman krem sürmek aklıma gelmeyecekti güzelleşmek adına.
Düğmesine bastığımız bebek konuşmayınca başlarına yıkmayacaktım mağazayı.
Alışveriş merkezinde scooter ile dolaşmanın ne kadar eğlenceli oldugunu bilmeyecektim.
Bir dudak bükmenin hayatımdaki herşeyi altüst edebildiğini öğrenemeyecektim.
Doğumgününün palyaço ,yüzboyası , balon,oyuncak ve arkadaşlarla eğlenmek oldugunu bilmeyecek ve üzülecektim yaşlanıyorum diye.
Gece yarısı havuza girmek icin hertürlü savaşa hazırlanmayacaktım.
Çizgifilm seyretmek için projeksyon ve perde aramayacaktım günlerce.
Hayatımda Marsupilemunun cesareti ve Caliunun saflığı olmayacaktı.
Kuzularım sendelediklerinde olduğu gibi Müfettiş Gadget misali kollarımın bacaklarımın uzama yetisi olduğunu keşfedemeyecektim.
Çimenlere basmayın yazısını ciğnenmesi gereken eğlenceli bir yasak olarak algılamayacaktım.
Trombolinde zıplayıp ; “abi çıkarmısın ordan bu çocuklar için ” gibi laf işitmeyecektim.
Çarpısan otomobillerin zevkini bir daha tadamayacaktım muhtemelen.
Kimseye yüzme öğretmeyecek , kollukları attığımızdaki birbirimize sarılıp kutlamanın ne kadar buyuk bir anlamı oldugunu bilemeyecektim.
Hiçbir hava tasıtı veya tünel bende avaz avaz bağırma dürtüsü yaratmayacaktı.
Saçım olmadı baba , veya olmadı kızım diye sokakta oynamak icin iki saat saç yapmaya uğraşmayacaktım.
Ben baba olmasaydım eğer ben olmayacaktım ,
Babamı anlamayacaktım ben ,
Baba olmasaydım eger.
TERDEM
Bıraksaydınızda Yalnız Kalsaydım (Can Yucel)
Keşke hep masum kalsaydın benim için,
Uzaktan ve duvarlara dayanarak ...izleseydim seni,
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
Seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp..
Öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
Dokunurdu içime işlercesine..
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni,
Ne masumdun sen bana...
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...
Can Yucel
Uzaktan ve duvarlara dayanarak ...izleseydim seni,
Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı,
Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım,
Hayat kavramım senden ibaret olmasaydı keşke,
Seni hayatımın öznesi yaptım da ne oldu?
Her gece bir acı, her anımda yaralı bir kalp..
Öznesi olmayan bir hayata mahkûm bir nesne kaldım sayende,
Oysa ne kadar masumdun önceleri,
Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,
Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,
Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
Dokunurdu içime işlercesine..
Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
En yakınlarıma anlatırdım seni,
Ne masumdun sen bana...
Aniden çıkınca karşıma,
Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...
Can Yucel
18 Eylül 2010 Cumartesi
İzin Ver
Bir kağıda güneşi çizip bulutlu bir günde gökyüzüne kaldır
Cama da asabilirsin , yeterki o ısığı gözlerinin görmesine izin ver
Cocuklara yemek oncesi seker vermeyen ebeveynlerden olma
Sigara oncesi sevişmek bir mecburiyet olmasın , izin ver
Müzik ruhun gıdası ama hangi müzik ,
Her müzikle rakı gitmez , ruhuna kota koyma, izin ver
Her yolun bir sonu oldugu gibi ,
Her son da bir yolun baslangıcıdır ,
İzin ver hayatının çıkmaz sokaklarına
Bir çıkıs her zaman vardır
Kabul , zamansız olabilir, zor olabilir , sancılı olabilir
Zaman herşeyin ilacı derler, inanmam
Zaman hayatı senden geri vermemek üzere alır
Zamansız sıkıntılar zamansız çözülür ,
Yeterki sen çözmeye calısan ne olursa , kim olursa , nasıl olursa
İzin ver.
TERDEM
17 Eylül 2010 Cuma
Dostum Dısarı Kactı (Can Yucel)
Çocuğum ben
İlk kez buldum, gördüm gölgemi
Ben nereye o oraya
Alkışlıyorum alkışlıyor
Gülüyorum gülüyor,
Bir benden büyük oluyor bir küçük,
Nereden geldi, bir daha gider mi ki?
Gitti bile kapıyı açıverince ninem,
Neden ağladığımı anlamıyor koskoca kadın!
Can Yücel
İlk kez buldum, gördüm gölgemi
Ben nereye o oraya
Alkışlıyorum alkışlıyor
Gülüyorum gülüyor,
Bir benden büyük oluyor bir küçük,
Nereden geldi, bir daha gider mi ki?
Gitti bile kapıyı açıverince ninem,
Neden ağladığımı anlamıyor koskoca kadın!
Can Yücel
16 Eylül 2010 Perşembe
RAKI (Yılmaz Ozdil)
Neymiş efendim...
Atatürk rakı içiyormuş.
Aslandı o, aslan...
Aslan sütü içecek tabii.
*
Hadi siz "dönülmez akşamın ufkundayız" diye ince ince başlayın, ben de size yıllar önce yazdığım yazıyı anlatayım...
*
İçki yasaklanabilir.
Bence mahzuru yok.
Ama rakı asla...
Çünkü takunyalılar öyle zanneder ama, aslında "içki" değildir rakı.
*
Yurt sevgisidir örneğin...
İki tek attın mı, "n’olacak bu memleketin hali?" diye endişelenmezsin aksi olsa!
Tıp bazen çaresizdir...
O ilaçtır.
Gurbete bile iyi gelir.
*
Kontörsüz muhabbettir.
Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir. Kahkahadır. Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden hard disk’tir.
*
Botoks’tur bir nevi.
En kaknemi bile bir başka görünür gözüne... Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır. İçilir, güzelleşilir.
*
Herkesin gençlik hatası olabilir... Bira içersin.
Sonradan para kazanıp tenise başlayınca, şarap içmeyi matah zannedersin. Amerika’da TIR şoförlerinin içtiği viskinin dublesine Etiler’de TIR parası ödersin, ayrı...
Kürkçü dükkánıdır.
Döner dolaşır, gelirsin.
*
Orhan Gencebay’dır.
Entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın... Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin... İstediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır.
Tatlıses’tir.
Realite’dir.
*
Çocuktur, ağlarsın.
*
Hele beyaz "p"eynir ile "k"avun olursa sağında solunda... Örgüttür.
PRK...
Ama bölücü değil, birleştirici örgüt.
Türk’ü de içer, Kürt’ü de, Laz’ı da, Çerkez’i de. Sor bak, Ermeni’si de, Rum’u da, Yahudi’si de.
*
AB’cidir...
Çünkü Rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun, Kıbrıs’ı veresin gelir!
*
Madem gıcıksın rakıya...
Neden balık avlıyorsun o zaman kardeşim?
Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?
Ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, radikanın, cibezin...
İnek miyiz biz?
*
Yanlış şiir okuyorsun...
Hapse giriyorsun.
(Üstüne, yanlış şair okuyorsun...)
*
Oku bak...
Ne diyor dünya güzeli Orhan Veli:
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam...
Yılmaz Ozdil
Atatürk rakı içiyormuş.
Aslandı o, aslan...
Aslan sütü içecek tabii.
*
Hadi siz "dönülmez akşamın ufkundayız" diye ince ince başlayın, ben de size yıllar önce yazdığım yazıyı anlatayım...
*
İçki yasaklanabilir.
Bence mahzuru yok.
Ama rakı asla...
Çünkü takunyalılar öyle zanneder ama, aslında "içki" değildir rakı.
*
Yurt sevgisidir örneğin...
İki tek attın mı, "n’olacak bu memleketin hali?" diye endişelenmezsin aksi olsa!
Tıp bazen çaresizdir...
O ilaçtır.
Gurbete bile iyi gelir.
*
Kontörsüz muhabbettir.
Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir. Kahkahadır. Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden hard disk’tir.
*
Botoks’tur bir nevi.
En kaknemi bile bir başka görünür gözüne... Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır. İçilir, güzelleşilir.
*
Herkesin gençlik hatası olabilir... Bira içersin.
Sonradan para kazanıp tenise başlayınca, şarap içmeyi matah zannedersin. Amerika’da TIR şoförlerinin içtiği viskinin dublesine Etiler’de TIR parası ödersin, ayrı...
Kürkçü dükkánıdır.
Döner dolaşır, gelirsin.
*
Orhan Gencebay’dır.
Entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın... Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin... İstediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır.
Tatlıses’tir.
Realite’dir.
*
Çocuktur, ağlarsın.
*
Hele beyaz "p"eynir ile "k"avun olursa sağında solunda... Örgüttür.
PRK...
Ama bölücü değil, birleştirici örgüt.
Türk’ü de içer, Kürt’ü de, Laz’ı da, Çerkez’i de. Sor bak, Ermeni’si de, Rum’u da, Yahudi’si de.
*
AB’cidir...
Çünkü Rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun, Kıbrıs’ı veresin gelir!
*
Madem gıcıksın rakıya...
Neden balık avlıyorsun o zaman kardeşim?
Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?
Ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, radikanın, cibezin...
İnek miyiz biz?
*
Yanlış şiir okuyorsun...
Hapse giriyorsun.
(Üstüne, yanlış şair okuyorsun...)
*
Oku bak...
Ne diyor dünya güzeli Orhan Veli:
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam...
Yılmaz Ozdil
Ben Kimseye "GİT" de Demem , Diyemem (Sunay Akın)
Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Ama evet ! Yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama yinede susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında.. Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye ''GİT'' de demem, diyemem. O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır. Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki,
...Hergün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!
Sunay Akın
Ama evet ! Yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama yinede susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında.. Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye ''GİT'' de demem, diyemem. O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır. Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki,
...Hergün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!
Sunay Akın
4 Eylül 2010 Cumartesi
Hem Keşke, Hem Emin Ol Bilmiyorum
Sadece kitaplarda olur bu dimi dedi
Keşke bu kitabı ben yazsaydım
Silerdim acımazdım
Emege saygı , yalan olurdu icime saygımın yanında
Keşke ben çizseydim o resmi
Koruklunun arka koltugunda cam kenarında oturan adam
Resim cizmeyide beceremem ama , sadece gözleri koysam görürmüydü acaba
Keşke ben oturuyor olsaydım o pastanede , onunden geçilip gidilirken
Acaba buna bir hikaye yazabilir miydim
Ben olsaydım o dalgalı denizde körfezdeki vapurun güvertesinde keşke
Bir martıya versem notu , gönderebilirmiydim
Ben olsaydım keşke aradıgın ,net konuşacagını biliyorum diyelim
Acaba cevap verebilirmiydim
Ara sokakları severim , yüzyüze gelirsin gerçekle
Gerçeği bilmek istiyormuyum diye sordum
Hem keşke , hem emin ol bilmiyorum..
TERDEM
Korkmak da Alışkanlık Yapar mı?
Son günlerde içimde bir korku geziyor ,
Neden korkuyorum acaba
Yeniden mi , hayır hayır unuttuk biz o işleri
Yinede bir çırpıntıdır gider
Çırpıntılı havalarda denizde olmayı severim
Balıkta bol olur , rakıda ayrı bir keyif verir
Hiç ihanet etmedi bana
İstedigini aldı , istedigimi verdi
Kimi zaman iki duble rakıya eşlik ,
Kimi zaman deli gençlik , beraberdik hep..
Ne kadar deli bir adam oldugumu o bilmiyor
Bilmek isterdim bana kendinde ne diyor.
Aklıma eseni yapsam mı acaba ..
Bundan korkuyorum işte
Ama bir yandan yap diyor beynim , engel olamıyorum
Yaşamak lazım diyor , neden , kimden diyor
Acaba korkmak da alışkanlık yapar mı?
Cevap vermiyor , korkuyorum
TERDEM
3 Eylül 2010 Cuma
Bugun Ben ..:)
yüregim oyle hos ki bugun,
huzunlerim zafer bayraklarını indiriyor.
gozlerim oyle sarhos ki bugun;
sanki tum baktıklarım benimle dans ediyor....
saclarım bugun ruzgara rota oluyor,
guluşlerim yureğimi okşuyor,
sozlerimde nefret yok,herkes sasıyor,
mutluyum ben bugun,hayat yaşanmaya degiyor....
bugun karları erimis bir dag gibiyim,
bugun en ucsuz okyanusların dibiyim,
bugun bir mercan içinde tek bir inciyim,
bugun yaşamaya cok ama cok istekliyim....
bugun yalnızlıkların prensesiyim,
bugun sıkıntılarıma hukmeden benim,
bugun her derdimi,yalnızlıklarına bırakıverdim,
bugun herseyi sevmeye niyetliyim...
bugun sacları ipek bir peri kızıyım,
bugun gokyuzunun en parlak yıldızıyım,
bugun huzunlerimin guzuyum,
bugun ben mutlulugun sozlusuyum...
huzunlerim zafer bayraklarını indiriyor.
gozlerim oyle sarhos ki bugun;
sanki tum baktıklarım benimle dans ediyor....
saclarım bugun ruzgara rota oluyor,
guluşlerim yureğimi okşuyor,
sozlerimde nefret yok,herkes sasıyor,
mutluyum ben bugun,hayat yaşanmaya degiyor....
bugun karları erimis bir dag gibiyim,
bugun en ucsuz okyanusların dibiyim,
bugun bir mercan içinde tek bir inciyim,
bugun yaşamaya cok ama cok istekliyim....
bugun yalnızlıkların prensesiyim,
bugun sıkıntılarıma hukmeden benim,
bugun her derdimi,yalnızlıklarına bırakıverdim,
bugun herseyi sevmeye niyetliyim...
bugun sacları ipek bir peri kızıyım,
bugun gokyuzunun en parlak yıldızıyım,
bugun huzunlerimin guzuyum,
bugun ben mutlulugun sozlusuyum...
Ben Kimim? (Candan Ercetin)
Bana baktığında ne gördüğünü merak ediyorum. Benim aynada gördüklerimden çok farklı olduğu kesin. Belki biraz daha çocuksu bir yüz, üzerine sinmiş bir masumiyet sadece gözüne takılan. Belki de tam aksine, içindeki çirkinlikleri örtmeye çalışan timsah gülüşler ve niyeti muamma bir insan. Hangisi bana benziyor yada ben kafandaki hangi görüntüye benziyorum bilmiyorum.
Neyse seni sıkmayayım. Bu kişisel bi’ soru(n). Yalnız kalınca aklıma gelen türden.
Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa.
Yoksa…
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?
Ses miyim sus muyum?
Sis miyim pus muyum?
Ben neyim ?
Deha mıyım? Heba mıyım?
Ak mıyım pak mıyım
Al mıyım Sat mıyım
Ben kimim ?
Yarar mıyım? Ziyan mıyım?
Yalanlar içinde doğruyu bulan
Cayanlar içinde sözünde duran
Satanlar içinde ayak direyen
Yananlar içinde değilmiyim
Her adalete duvar ördüren
Her cesarete kilit vurduran
Her asalete boyun eğdiren
Sen değil de ben miyim
Geçimsizim bu günlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Geçimsizim bu günlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Gölgesizim her gün her yerde
Candan Erçetin
Neyse seni sıkmayayım. Bu kişisel bi’ soru(n). Yalnız kalınca aklıma gelen türden.
Az mıyım çok muyum?
Var mıyım yok muyum?
Ben neyim?
Masal mıyım gerçek miyim?
Kaç mıyım göç müyüm?
Hiç miyim suç muyum?
Ben kimim?
İbret miyim cinnet miyim?
Hiçlikler içinde kanayan yürek
Yokluklar içinde savaşan beden
Boşluklar içinde karışan zihin
Güçlükler içinde değil miyim?
Yoksa.
Yoksa…
Her ihanete akıl erdiren
Her cehalete kılıf uyduran,
Her esarete fiyat biçtiren
Sen değil de ben miyim?
Ses miyim sus muyum?
Sis miyim pus muyum?
Ben neyim ?
Deha mıyım? Heba mıyım?
Ak mıyım pak mıyım
Al mıyım Sat mıyım
Ben kimim ?
Yarar mıyım? Ziyan mıyım?
Yalanlar içinde doğruyu bulan
Cayanlar içinde sözünde duran
Satanlar içinde ayak direyen
Yananlar içinde değilmiyim
Her adalete duvar ördüren
Her cesarete kilit vurduran
Her asalete boyun eğdiren
Sen değil de ben miyim
Geçimsizim bu günlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Çaresizim doğduğum yerde
Geçimsizim bu günlerde
Kimsesizim bu yerlerde
Değersizim bu ellerde
Gölgesizim her gün her yerde
Candan Erçetin
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)