Canım sıkkın.
Bağıracak çok şey var ama suskunluğumda,
Müsaade yok toplanmalarına bir araya.
O sebeple bu gece,
Kalemden düşenler yetmeyecek;
Başka kalemlerden de çaldım kelamlarımı
Ufak tefek müdahalelerle
Affola;
Herkes yaşayamaz hayatı siyah beyaz,
Çünkü bu yürek ister biraz.
Ket vuruyorum dedin ya;
Hadi anlat desem içindeki beni,
İlk kelimeden sonra kaç dakika sürer?
Söylesene beni kaç harfle hissettin.
Kelimelerin varsa cümle olmayı bekleyen,
Fazla düşündürücü olmayacaksın.
Misal ben, “ben de” diyemedim hiç,
Hep döküldü gerisi elimden avucumdan.
Ne sıradan yaşayacak kadar basit biriyim,
Ne de seni sıradan bir şeye malzeme yapacak herhangi biri.
Pamuk prenses masalı vaat etmiyorum, öpülünce prens olacağıma da inanmıyorum artık;
Masallar çocukken uyuyana kadar,
Büyüyünce uyanana kadarmış, büyüdüm.
O sebeptendir oyundur oynanan demem
Ancak;
Oyunu, oyuncu”lar” oynar,
Aksi, oyundan ziyade “oy” olarak kalır;
Bazen derin çekilir,
Bazen de karar verilir.
Sana bir dine bağlanır gibi değil,
Kendi özgürlüğüme verdiğim gibi değer vermek isterim.
Titanik batarken, “bizi kimse dinlemiyor ama biz yine de çalalım”
Diyen adamın kafasını yaşamaktır derdim.
Terzi ellerin kırılsın,
Bu oyunda içe vurulan ket…;
Aç şunu tam önünden.
Sakın yanlara dokunma; tam önünden.
Gözüme baka baka aç.
Yoksa cesaret, arkamdan vur makası bugüne.
Yarına elleme,
Gereksizlere girecek delik olmasın diye söylüyorum.
Bir peçetedeki yanık izi gibi değil;
Kırmızı bir dudak, kaç kez iz bırakabilir bir peçetede, canı yanmadan.
Anne karnına sığıp da, hayata neden sığamadığını,
Ve sonunda bir metrekarelik yere sığacağını,
Gecikmeden fark etmeli insan; yaşamalı.
Söyledim ya,
Ya beyaz ya siyah.
TERDEM